

TBB Dergisi 2012 (101)
Ozan CAN
409
Banka hukuku da çok teknik bir alandır. Zira banka hukuku, sa-
dece hukuk değil, içinde işletme, ekonomi hatta psikolojiyi barındıran,
disiplinler arası bir hukuk dalı sayılır. Böyle bir dersin sunumunda
başarı için salt hukuk bilgisine sahip olmak da yetmez. Hukuk fakül-
telerinde özel hukukçular, özellikle de ticaret hukukçularına yıkılan
bu ders, esasında birçok kamu hukuku kurum ve kavramlarını bünye-
sinde barındırmaktadır. Bu yönüyle öğretide banka hukukunun kamu
hukuku içinde yer aldığı ağırlıklı olarak savunulmaktadır. Bu neden-
le özel hukukçular için banka hukuku zor bir alan sayılır. Dolayısıy-
la kamu hukuku ilkeleri bilinmeden tam bir banka hukuku bilgisi ve
ders anlatımı sağlanamaz. Hâl böyle olunca, dersi sevilir bir duruma
getirme, salt dersi anlatmış olmak için anlatmamak amacıyla, özel bir
yöntem izlemem gerektiğini düşündüm. Bu düşünce beni, ders işleme
ve yürütmede yeni bir metot uygulamaya yöneltti.
Sanatın işlevi için söylenen
“sanat sanat için değil, toplum içindir”
sözünü, derse uygulayarak, mademki
“ders de ders için değil, öğrenci
içindir”
, o halde, öğrenci odaklı, başka bir deyişle, öğrenciyi merkeze
alarak ve uygulama ve teoriyi kaynaştırarak bir ders yürütme modeli
uygulamaya karar verdim.
Eğitim öğretim uygulamalarında geleneksel model olarak nitelen-
direbileceğimiz ve hocanın genellikle bir kitaba bağlı kalarak, karşı-
sındaki öğrenci kitlesine hitap ettiği, bu hitabetinin de karşısındakiler
tarafından ne kadar anlaşıldığını tespit etmek için yılsonunda bir sına-
vın yapıldığı modelin, artık 21. yüzyıl hukuk fakültelerinde etkinliğini
yitirdiğinin, işlemediğinin farkına vardım. Çünkü siz ne kadar iyi bi-
lirseniz biliniz, öğrenciye dersi dinlemek dışında bir sorumluluk yük-
lemez iseniz, yani öğrenciyi eğitim-öğretime dâhil etmez, aktif hâle
getirmez iseniz, o eğitim-öğretim başarılı olamaz. Bunun sonucunda
ise, sadece önüne konan bilgileri alan bir öğrenci profili ortaya çıkar.
Bunun yerine, işine yarayacak bilgileri kendisi bulan ve önüne getiren,
daha sonra o bilgiyi arkadaşları önünde sunarak diğer öğrencilerle
paylaşan, sunum sonrası eleştirileri ve soruları karşılayabilen, bütün
bu çalışmaların sorumluluğunu üstlenip bu sorumluluğun ve emeğin
hazzını hisseden bir öğrenci modelinin daha yerinde olduğu kanısıyla
derslere girmeye başladım.