

Ceza Yargılamasında Hukuka Aykırı Delillerin Değerlendirilmesi Sorunu
78
“kolluğu disiplin altına almak”
değildir. Böylece 5271 sayılı Ceza Mu-
hakemesi Kanunu’nun 217. maddesinin 2. fıkrası, mülga 1412 sayılı
yasanın 254. maddesinin 2. fıkrasına göre hem sistemin ruhuna hem
de Anayasa’nın 38. maddesinin 6. fıkrasına çok daha uygundur. Zaten
kamu görevlilerine tanınmayan bir yetkinin özel kişilere tanınması,
Anayasa Mahkemesi’nin de çok doğru biçimde dikkat çektiği gibi özel
kişilere, bir hukuk devleti için kabul edilemez biçimde temel hak ve öz-
gürlükleri ihlal etme olanağı sağlar ve
“mafya oluşumlarını”
destekler
56
.
Hatta ne pahasına olursa olsun delil elde etmek isteyen ve fakat görevi
gereği bazı yöntemlerden kaçınmak zorunda olan kamu görevlilerine
de özel kişiler aracılığı ile
“hukuku dolanma”
yolu bulunmuş olur.
Aynı anlayıştan hareketle, hukuka aykırı olarak elde edilmiş bir
delilin şüpheli veya sanığın lehine ya da aleyhine olmasının bir önemi
yoktur. Amaç yalnızca temel hak ve özgürlükleri korumak değil daha
geniş anlamda hukuk olduğundan hukuka aykırı bir delil, içeriğinden
bağımsız olarak, değerlendirme dışı tutulmalıdır. Aksi bir yaklaşım
hukuk devletiyle bağdaşmayacağı gibi özel kişilere,
“kendilerini kurtar-
mak”
için hukuk dışı yollarla başvurma olanağı da sağlanmış olacak-
tır. Bu bağlamda Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 290. maddesi de bir
istisna oluşturmamaktadır. Zira başlık
“sanığın yararına olan kurallara
aykırılık”
olup maddenin gerek metni gerekse gerekçesi incelendiğinde
kastedilenin sanığın lehine bir hukuka aykırılık değil ve fakat sanık
lehine olan bir hukuk kuralının somut olayda uygulanmaması olduğu
sonucu ortaya çıkmaktadır. Örneğin zorunlu müdafi bulundurulması
gereken bir yargılamada (CMK m. 150/3) buna uyulmamış veya hü-
kümden önce son söz sanığa verilmemiş (CMK m. 216/3) ancak sanık
beraat etmişse, Cumhuriyet savcısı bu eksiklikleri öne sürerek sanığın
mahkûm edilmesi istemiyle temyiz yoluna başvuramaz. Her ne kadar
öğretideki ağırlıklı görüş aksi yönde olsa da
57
, hukuk devleti hukuk-
suzluğu hiçbir gerekçeyle kabul etmemeli ve kişilere
“hukuku dolanma”
olanağı tanımamalıdır.
Amacı hukuku uygulamak olan hukuk devleti yargı organlarının
hukuka aykırılığa hiçbir hal ve koşulda başvurması söz konusu olama-
56 AYM E:1999/2 (siyasi Parti Kapatma) K:2001/2,
www.anayasa.gov.tr(Erişim:
30.12.2011).
57 Nur Centel – Hamide Zafer,
a.g.e.
, s. 697; Ersan Şen,
a.g.e.
, s. 142 vd.; Seydi Kaymaz,
a.g.e.
, s. 266.