

TBB Dergisi 2012 (102)
Yargıtay Kararları
395
İstanbul C. Başsavcılığının 17. 10. 2007 günlü iddianamesi ile Beyoğlu
4. Ağır Ceza Mahkemesine de kamu davası açılmış, aradaki irtibat ne-
deniyle davaların birleştirilmesine karar verilerek Özel Dairece yapı-
lan yargılama sonucunda sanıkların beraatlarına hükmedilmiştir.
Hüküm katılan vekili ve Yargıtay C. Başsavcılığınca; “sanıklara
yüklenen suçun sabit olduğu”ndan bahisle temyiz edilmiş olmakla
çözümlenmesi gereken hukuki sorun, sanıklara yüklenen yetkili olma-
dığı bir iş için yarar sağlama suçunun subuta erip ermediğinin belir-
lenmesine ilişkin ise de; katılanın sanıklar ile aynı ortamda ve telefon-
da yaptığı görüşmeleri cep telefonuna kayıt etmek suretiyle elde ettiği
kayıtların niteliği ile hukuken geçerli nitelikte delil sayılıp sayılamaya-
cakları hususu öncelikle değerlendirilecektir.
Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözümlenmesi için öncelikle ha-
berleşme hürriyeti ve iletişimin denetlenmesi kavramlarının üzerinde
durmak gerekmektedir.
Anayasa’nın 22. maddesi gereğince kural olarak herkes haberleş-
me özgürlüğüne sahiptir ve haberleşmenin gizliliği esastır. Ancak,
yine aynı madde uyarınca, ulusal güvenlik, kamu düzeni, suç işlen-
mesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması veya baş-
kalarının hak ve özgürlüklerinin korunması nedenlerine dayalı olarak
hakim kararıyla gizlilik kuralı askıya alınabilir.
Tarafı olduğumuz ve onaylamakla iç hukuk mevzuatına da-
hil ettiğimiz
“Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması
Sözleşmesi”
nin 8. maddesinde de herkesin haberleşmesine saygı gös-
terilmesi hakkına sahip olduğu kurala bağlanmış, bu hakka bir kamu
otoritesinin müdahalesinin ancak, ulusal güvenlik, kamu emniyeti,
ülkenin ekonomik refahı, dirlik ve düzenin korunması, suç işlenme-
sinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve öz-
gürlüklerinin korunması için, demokratik bir toplumda gerekli olan
ölçüde ve yasayla öngörülmüş olmak koşuluyla söz konusu olabile-
ceği belirtilmiştir.
Ülkemizde 1412 sayılı CYUY’nın yürürlükte olduğu 1999 öncesi
dönemde iletişimin denetlenmesi konusunda herhangi bir düzenleyici
kural öngörülmemiştir. Uygulamada CYUY’nın 91. maddesinde yer