Background Image
Previous Page  410 / 473 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 410 / 473 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2012 (102)

Yargıtay Kararları

409

uyuşmazlığın bulunmadığı olayda, Özel Daire ile yerel mahkeme ara-

sında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuş-

mazlık; yerel mahkemenin sanık C. Ö. hakkında 5237 sayılı TCY’nın

35/2. maddesi uyarınca yaptığı uygulama sonucunda verdiği ceza

miktarının isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.

İncelenen dosya içeriğinden;

Olay günü meydana gelen kavgada sanık C. Ö. 6136 sayılı Yasa

kapsamında yasak nitelikte bulunan sustalı bıçakla gerçekleştirdiği

batına nafiz tek darbe ile 05. 10. 2007 günlü doktor raporunda belir-

tildiği üzere katılanın iç organ yaralanmasına neden olduğu (dalak ve

mide yaralanması), dalağın alınması nedeniyle organlardan birinin iş-

levini yitirdiği ve yaşamını tehlikeye soktuğu, anlaşılmaktadır.

5237 sayılı TCY’nın “suça teşebbüs” başlıklı 35. maddesi;

“(1) Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğ-

ruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşeb-

büsten dolayı sorumlu tutulur.

(2) Suça teşebbüs hâlinde fail, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağır-

lığına göre, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onüç yıldan yirmi yıla

kadar, müebbet hapis cezası yerine dokuz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası

ile cezalandırılır. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçü-

ne kadarı indirilir”

şeklinde düzenlenmiştir.

Suça teşebbüste fail suçu tamamlamak amacıyla hareket etmesine

karşın, elinde olmayan nedenlerden dolayı bunu gerçekleştirememek-

te, bu durumda kişiye tamamlanmış suça oranla daha az bir ceza ve-

rilmektedir.

765 sayılı TCY’nın aksine, 5237 sayılı TCY’nın teşebbüsü düzen-

leyen 35. maddesinde; teşebbüs halinde cezanın belirlenmesi ile ilgili

olarak “eksik teşebbüs-tam teşebbüs” ayırımına yer verilmemiş, adil

ve eşit bir cezalandırma bakımından teşebbüs hareketinin meydana ge-

tirdiği zarar veya tehlikenin ağırlığının esas alınması öngörülmüştür.

Buna göre, suça teşebbüs durumunda yargıç, önce cezanın belir-

lenmesindeki ölçülere göre temel cezayı saptayacak, daha sonra bu

konuya ilişkin hükümdeki sırayı takip ederek teşebbüs hükmünü uy-