

Yargıtay Kararları
404
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 135. maddesinde şüpheli veya sa-
nığın haberleşmesinin gizliliğine müdahale edilebilmesinin; 140. mad-
desinde ise şüpheli veya sanığın kamuya açık yerlerdeki faaliyetleri-
nin ve işyerinin teknik araçlarla izlenerek ses ve görüntülerinin kayda
alınmasının koşulları ve kuralları belirlenmiştir.
Gerek iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması, gerekse
teknik araçlarla izleme, ses ve görüntü kaydı alınabilmesi için;
a) İlgili maddelerde sınırlı olarak sayılan suçların işlendiğine iliş-
kin kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması ve başka suretle delil elde
edilememesi,
b) Hakim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuri-
yet savcısının kararı
Gerekmektedir.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 135. maddesinin 7. fıkrasına göre,
bu maddede belirlenen esas ve usuller dışında hiç kimse, bir başka-
sının telekomünikasyon yoluyla iletişimini dinleyemez ve kayda ala-
maz.
Gerekli koşullar bulunduğunda, bir kişinin telefonunun dinlen-
mesi ya da konuşmalarının kayda alınması için hâkim veya Cumhu-
riyet savcısından alınan karar, sadece o kişinin temel hakkına müda-
hale yetkisi verir. Hakkında karar bulunmayan kişilerin telefonunun
dinlenmesi ya da konuşmalarının kayda alınması bu kişiler yönünden
“hukuka aykırı delil” niteliğindedir.
Anayasa’nın 38. maddesinin 6. fıkrası ile CMK’nın 217. maddesi-
nin 2. fıkrasına göre, hukuka aykırı olarak elde edilen deliller hükme
esas alınamaz.
Mağdurun, delil elde etmek için, şüphelinin konuşmalarını kay-
da almasının herhangi bir hâkim kararını gerektirmediğini savunmak,
AİHS‘yi, Anayasa‘yı ve yasayı dolanmak demektir. Çünkü bu durum-
da temel hakkına müdahale edilen kişi şüphelidir ve elde edilen delil
şüpheli aleyhine kullanılacaktır.
Mağdurun, şüphelinin konuşmasını kayda almasını „meşru sa-
vunma“ olarak kabul etmek ve bu nedenle hukuka uygun olduğunu