

TBB Dergisi 2012 (102)
Yargıtay Kararları
441
CYY’nın 196. maddesinin 2. fıkrasının açık düzenlemesinden de
anlaşıldığı üzere, yasa koyucu sorgunun yapılmasında sanıkların tu-
tuklu olup olmadığı konusunda herhangi bir ayırıma yer vermeyerek,
yalnızca sanığın yargılandığı suç için yasada öngörülen cezanın alt sı-
nırını esas alan ilkeyi benimsemiştir.
Sanığın duruşmada hazır bulunabilmesi, yükümlülük yönü ol-
makla birlikte öncelikle kendisi açısından bir hak olup, bu hak adil
yargılanma hakkının temel unsurlarından birini oluşturmaktadır. Ta-
rafı olduğumuz ve onaylamakla iç hukuk mevzuatına dahil ettiğimiz
Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması Sözleşme-
sinin
“adil yargılanma hakkı”
başlıklı 6. maddesinin üçüncü fıkrasının c
bendinde, sanığın en azından kendi kendini savunmak hakkı bulun-
duğu belirtilmekle, mahkeme huzurunda doğrudan savunmasını ya-
pabilmesi için duruşmada hazır bulunma hakkının varlığı da zımnen
kabul edilmiştir.
Kendisi yönünden hak olarak düzenlendiği kabul edilen bir hu-
susta sanığın bu hakkı ne şekilde kullanacağı konusunda hiçbir insi-
yatifinin olmadığının kabulü halinde hakkın varlığından da söz edile-
meyecektir.
Sanığın duruşmada hazır bulunma hakkını sanıktan kaynakla-
nan herhangi bir olumsuzluk olmaksızın, onun istemi dışında orta-
dan kaldıran ve zorunlu varesteliği öngören 1412 sayılı CYUY’nın
226. maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan;
“Duruşmadan vareste
tutulmasını talep etmese bile, davanın görüldüğü yer mahkemesinin yargı
çevresi dışında başka bir suçtan tutuklu veya cezası infaz edilmekte olan sa-
nığın sorgusu bulunduğu yerdeki mahkeme aracılığı ile yaptırılabilir”
şek-
lindeki düzenlemeye 01 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271
sayılı CYY da yer verilmeyerek, hem adil yargılanma hakkının temel
unsurlarından birini oluşturan duruşmada hazır bulunma hakkını
sınırlayan bir uygulamaya son verilmiş, hem de koşulların varlığı
halinde sanığa sorgusunu istinabe yoluyla yapma imkanı verilmek
suretiyle, öncelikle sanık yönünden hak olarak düzenlenmiş olan du-
ruşmada hazır bulunma halinin sanık için külfet oluşturmasının da
önüne geçilmiştir.