Background Image
Previous Page  395 / 465 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 395 / 465 Next Page
Page Background

Yargıtay Kararları

394

vanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye

Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler”

denilmek suretiyle avukatların görevlerini yerine getirirken uyacakla-

rı yükümlülükler açıklanmış,

“Yalnız Avukatların Yapabileceği İşler”

başlıklı 35. maddesinin 1.

fıkrasında ise; “

Kanun işlerinde ve hukuki meselelerde mütalaa vermek, mah-

keme, hakem veya yargı yetkisini haiz bulunan diğer organlar huzurunda gerçek

ve tüzel kişilere ait hakları dava etmek ve savunmak, adli işlemleri takip etmek,

bu işlere ait bütün evrakı düzenlemek, yalnız baroda yazılı avukatlara aittir”

şeklindeki düzenlemeyle de mahkeme huzurunda kişilerin savunma

görevinin yalnızca avukatlar tarafından yapılabileceği belirtilmiştir.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Sanık ve müdafiinin yüzüne karşı verilen hükümde başvurulacak

yasa yoluna ilişkin bildiriminde temyiz süresinin başlama şeklinin

“tefhim ve tebliğ tarihinden itibaren” biçiminde yazıldığı, başvuru

mercii ve şekline ilişkin bir ifadenin yer almadığı sanık müdafiinin,

yüzüne karşı tefhim edilen bu hükmü süresinden sonra temyiz etti-

ği, temyiz dilekçesinde, bildirimdeki bu eksiklikler nedeniyle temyiz

süresinin ne zaman başlayacağı hususunda bir duraksama yaşadığı-

na ilişkin herhangi bir ifadenin yer almadığı gibi, temyiz süresinden

sonra dilekçenin verilmesine ilişkin de herhangi bilginin bulunmadığı

anlaşılmaktadır.

5320 sayılı Yasanın 8. maddesi gereğince halen yürürlükte bulu-

nan 1412 sayılı CYUY’ nın 310. maddesi uyarınca, 05.07.2007 günü

yüze karşı verilmiş olan karara yönelik temyiz isteminin tefhimden

itibaren bir hafta içerisinde yapılması gerekmekte olup, sanık müdafii

bir haftalık süreden sonra 13.07.2007 günü temyiz başvurusunda bu-

lunmuştur. Her ne kadar kararda başvurulacak yasa yollarına ilişkin

bildirimde, sürenin başlangıcının sadece ‘tefhim’ ya da ‘tebliğ’ şeklin-

de gösterilmesi ve başvuru mercii ile şeklinin yer almaması nedeniyle

bildirimin eksik olduğu, bu durumun eski hale getirme nedeni olarak

kabulü ile temyiz başvurusunun süresinde yapıldığı ileri sürülebilir-

se de, bildirimdeki bu eksiklikler sanık müdafii açısından bir yanıl-

gı oluşturmayacağından “yasa yolu süresinin” işlemeye başlamasını

engellemez. Çünkü belirtilen sürede yanlış mercie yanlış şekilde bir

başvuruda bulunulması halinde yanılma CYY’nın 264. maddesi kap-