

TBB Dergisi 2013 (104)
Süha TANRIVER
13
ve soyut bir biçimde, yargılanacak olan uyuşmazlığın ortaya çıkmasın-
dan önce, kanunla gerçekleştirilmiş bulunması yetmez; ayrıca, hâkim
ya da hâkimlerinin de, somut uyuşmazlığın mahkeme önüne taşınma-
sından önce belli edilmiş olması gerekir
3
.
Tabiî hâkim ilkesinin iki temel öğesi vardır. Bunlar,
“kanunîlik”
ve
“öncedenlik”
unsurlarıdır. Kanunîlik unsurundan maksat, mahke-
melerin kuruluş, görev ve yetkileri ile işleyiş ve yargılama usullerinin
ancak kanunla düzenlenmesi; idarenin, düzenleyici idarî işlemleri ve
özellikle bu tür işlemlerin en önemli kategorisini oluşturan ve norm-
lar hiyerarşisinde de idarenin diğer düzenleyici işlemlerine nazaran
en üst seviyede bulunan kanun hükmünde kararnameler aracılığıyla
yeni mahkemeler kuramaması; kurulmuş olan bir mahkemenin görev
alanını genişletip daraltamaması ve işlerlik kazanmış olan yargılama
usulüne ilişkin olarak değişiklik öngören herhangi bir belirlemede bu-
lunamamasıdır. Burada sözü edilen kanundan maksat, Türkiye Büyük
Millet Meclisi’nin iradesinin bir tezahürü olan ve kanun adını taşıyan
hukuksal metinlerdir. Kanunların temel özellikleri ise, genel, soyut ve
kişilik dışı olmalarıdır. Bu özellikleri sebebiyle, anayasa koyucu, mah-
kemelerin, kuruluş, görev, yetki, işleyiş ve yargılama usulleriyle ilgili
düzenlemelerin, ancak kanunla yapılabilmesine olanak vermiştir. Öte
yandan, kanunların oluşturulması süreci de, anayasal çerçevede özel
birtakım ilke ve koşullara tâbi kılınmıştır. Kanunîlik öğesi, tek başına
hak arayanlar açısından yargı yerlerinin oluşturulması ve işleyişleri-
nin belirlenmesinde, hukukî güvenliğin gerçekleştirilmesi ile temel bir
hak ve özgürlük olan kişi güvenliği ve kişi dokunulmazlığının temini-
ne hizmet edecek bir yeterliğe sahip değildir. Bu nedenle, tabiî hâkim
ilkesinin bünyesinde, kanunîliğin yanı sıra
“öncedenliğe”
de yer veril-
miştir. Tabiî hâkim ilkesini karakterize eden, ona asıl rengini veren öğe
de,
“öncedenlik”
öğesidir. Dolayısıyla, bir yargı yerinin, kuruluş, görev,
işleyiş ve izleyeceği yargılama usulü itibariyle hukukî yapılanmasının,
tabiî hâkim ilkesine uygunluğunun sağlanabilmesi için, bu alana iliş-
kin belirlemenin kanunla yapılmış olması tek başına yetmez; ayrıca
sözü edilen belirlemenin, yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleş-
mesinden önce yapılmış bulunması da şarttır.
3
Tanör, s.222; Pekcanıtez, H.: Mukayeseli Hukukta Medenî Yargıda Verilen Ka-
rarlara Karşı Anayasa Şikayeti (Anayasa Yargısı, 1995/2, s. 255-282), s. 268. Krş:
Kunter, s. 146.