Background Image
Previous Page  41 / 441 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 41 / 441 Next Page
Page Background

Berraklaştırılamayan Bir Kavram: “Yargısal Aktivizm”

40

kemesi, muhafazakar ama aktivist olmakla eleştirilmektedir.

7

Çünkü

söz konusu dönemde Amerikan Yüksek Mahkemesi, Cumhuriyetçi

muhafazakâr eğilimli politikaları ayakta tutmak için federalizm, ceza

yargılaması ve kongrenin yetkileri gibi konularda

“aktivist”

bir tutum

takınmıştır.

8

Dolayısıyla, değerlendirmeyi yapan kişinin görüşüne

göre,

“olması gerekenin”

dışına çıkan mahkeme kararları ve söz konusu

karara imza atan yargıçlar

“aktivist”

olarak etiketlenebilmektedir.

9

Şüphesiz, aktivizm eleştirilerinin ülkemizde itibar görmesinin

önemli nedenlerinden birisi, atanmış bürokratlar olarak görülen yar-

gıçların, seçilmişlerden oluşan parlamentonun ve çok dillendirilmese

de onu hakimiyeti altında tutan siyasal iktidarın siyasa tercihlerini et-

kisiz kılmasının, demokratik yönetim ilkesi ile bağdaşmadığı iddiası-

dır. Böyle bir temellendirme karşısında, Mahkeme’yi ya da kararını

savunmak bir yana, karara teknik olarak katılmadığınız durumlarda

girişilebilecek

“kararının sebeplerini anlama”

çabası dahi, anti-demokra-

tik eğilimli Mahkeme’yi savunmak olarak nitelendirilme riskini taşıya-

bilir. Bu inşası kolay ama yıkılması zor iddia, aktivizm taraftarı olmayı

olanaksız ya da güç hale getirmektedir. Bir kişi,

“temel hak ve özgür-

lükleri korumak için aktivizm”

tezinin doğruluğuna inanmasına rağmen,

“Mahkeme’nin seçilmiş organlar üzerindeki tahakkümü”

fikrine yakın dur-

duğunda, kendisini temel hak ve özgürlükleri korumayı amaçlayan

ya da böyle bir amaca elverişli olan mahkeme kararlarını eleştirirken

bulabilir. Bu nedenle olsa gerek,

“yargının sınırlılığı”

, ya da

“sınırlı yar-

gı”

yaklaşımı

“demokratik yönetim”

ilkesine daha yakın görünmekte ve

savunulması daha kolay olmaktadır.

Yargısal aktivizmin, belli bir an itibariyle subjektif yargılara dayan-

ması gerçeği bir yana, zaman içinde değişen subjektif yargıların varlığı

da ayrıca durumu ilginç kılabilmektedir. Amerikan anayasal tarihin-

de,

“yargısal aktivizm”

tartışmalarının yaşandığı en bilinen örneklerden

7

Başyargıç William Rehnquist, 1986 yılında Federal Yüksek Mahkeme’de göreve

başlamış ve vefat ettiği 2005 yılına kadar görevini sürdürmüştür.

8

Bu konuda yazılmış bir eser için bkz. Schwartz, Herman (ed.), The Rehnquist Co-

urt: Judicial Activism on the Right, Hill and Wang, (2002).

9

ABD’de çok satanlar listesine giren bir kitapta da bu görüşlere rastlanmaktadır.

Bkz. Mark Levin, Men in Black: How the Supreme Court is Destroying America,

Regnery Publishing, (2005). Bu eserin yazarına göre

“yargıçlar kişisel önyargılarını

ve inançlarını toplumun geri kalanına dayatmak suretiyle anayasal yetkilerini suistimal

etmişlerdir”

. Levin, (2005), s. 10.