

TBB Dergisi 2013 (104)
Tahir ERDEM
77
mali güçlerine orantılı olarak kamu giderlerini müştereken karşılamak
üzere maddi ödevler ile bu maddi ödevlerin tahakkuka yardımcı olan
şekli ödevler yükleyen bu ilişki doğası itibariyle toplum menfaati ile
kişi menfaatinin çatıştığı bir nitelik arz eder. Kişi menfaati ya da bi-
reysel çıkar olgusu, kişilerin yasal çerçeve içinde mümkün olan en az
vergi yüküne muhatap olma eğiliminden kaynaklanır. Kamu yararı
ise vergi idaresi tarafından verginin, kamu harcamalarının kaynağını
oluşturması nedeni ile tam ve zamanında alınmasından doğan yarara
dayanır.
8
Vergilendirme ilişkisinin temelinde hukuki dayanak noktası ola-
rak devletin mali egemenliği yer alır.
9
Dolayısıyla, vergi ilişkisi, ta-
raflar arasında eşitsizliğin söz konusu olduğu statü hukukunun tam
olarak yansıması niteliğindedir. Maddi vergi borcu olarak parasal bir
yükümlülüğü içeren vergi ilişkinin temelinde, sözleşme ya da haksız
fiil gibi unsurlar değil, toplumun kamu giderlerinden kaynaklanan
müşterek sorumluluğu yer almaktadır. Bu çerçevede, vergilendirme
yetkisi geçerliliğini toplumun ortak ihtiyaçlarının karşılanması için
yapılan kamu giderlerinin devlet tarafından müşterek sorumluluk
esasında topluma yansıtılması ve dağıtılması düşüncesinden alır. Ver-
gilendirme iradesi ve bunun uzantısında somutlaşan vergi alacağı or-
tak ihtiyaçların ortaya çıkardığı kamu yararı gerekliliği nedeniyle doğ-
rudan devlet iktidarına bağlanmaktadır. Bu iradeye tanınan üstünlük
kamu yararı fikrinden beslenmekle birlikte, tamamen keyfi ve sınırsız
değildir. Vergilendirme dahil olmak üzere tüm yasama faaliyetlerinin
sınırı üstün hukuk kuralları ile belirlenmiş ve Anayasada şekillenmiş-
8
Gülsen Güneş, Verginin Yasallığı İlkesi,
İstanbul:Alfa,
1998, s. 1-3.
9
Egemenlik terimi karşılığında, kamu hukuku doktrininde
“hakimiyet”, “devlet
kudreti”, “devlet iktidarı”, “devlet gücü”, “kamu iktidarı”, “kamu gücü”, “kamu kudre-
ti”, “otorite”, “siyasi güç”
kavramları, devletler hukuku doktrininde de
“bağımsız-
lık”, “özgürlük”
kavramları kullanılmaktadır. Mali egemenlik ise, egemenlik kav-
ramının mali alandaki görünümüdür. Çeşitli yetkilerden oluşan mali egemenlik,
devlet egemenliğinin varlık koşulu olmasının yanı sıra, onun sürekliliğini sağlar
ve yürütür. Mali egemenliğin iç hukuk bakımından anlamı, devletin ülke sınırları
içinde vergilendirme, harcama, bütçe yapma, borçlanma, kamu mallarını yönet-
me yetkilerine sahip olmasıdır. Vergilendirme yetkisi, devletin ülkesi üzerinde-
ki egemenliğine dayanarak vergi alma konusunda sahip olduğu hukuki ve fiili
gücüdür. Devletin varlık koşullarından biri olan vergilendirme, devletin ilk be-
lirtilerinden biri olan mali talepte bulunma şeklinde ortaya çıkmaktadır. (Bknz;
Nami Çağan, Vergilendirme Yetkisi, İstanbul: Kazancı Hukuk Yayınları, 1982,
s.1-4)