

TBB Dergisi 2013 (106)
Ayşen SEYMEN ÇAKAR
265
Yukarıda verilen tanım denemelerinden gördüğümüz üzere
adalet kavramı, ilk çağlardan günümüze kadar kullanılagelmiş, fa-
kat üzerinde mutlak bir anlaşmaya varılamamış ve mutlak bir tanım
yapılamamış bir kavramdır. Bazı düşünürlere göre adalet kavramı,
‘iyi’ kavramı ile, bazılarına göre eşitlik, bazılarına göre hak, bazıla-
rına göre hukukun amacı, bazılarına göre mutluluk, bazılarına göre
ise toplumsal iyi ve toplumsal mutluluk vs. kavramlar ile ilişkilendi-
rilmiş ve hatta eş anlamlı olarak kullanılmıştır. Yukarıdaki tanım de-
nemelerinde üzerinde uzlaşılan bir nokta vardır ki; o da adaletin hu-
kukla ilgili bir kavram olduğu şeklindedir. Fakat yapılan tanımlarda
dikkati çeken bir nokta şudur: adaletin tanımlanmasında yararlanılan
kavramlar, aynı adalet kavramının kendisi gibi göreceli, kişiden kişi-
ye değişebilen kavramlardır. Bazı düşünürler, bu sübjektifliği ortadan
kaldırabilmek için çıkar yol aramışlar ve adaletin objektif bir kavram
olduğunu, kişi mutluluğundan ziyade toplumun mutluğunu ifade
ettiğini, yani adaletin kişisel olmaktan ziyade toplumsal bir kavram
olduğunu öne sürmüşlerdir. Adalet kavramı, kişisel olarak değil de;
toplumsal bir kavram olarak ele alınsa bile değişken ve göreceli bir
kavram olmaktan çıkmaz. Çeçen, adalet kavramını, toplumla birlikte
değişen, bu nedenle göreceli olan bir kavram olarak belirtmiştir. Ona
göre, hukukun uygulanmasında adaletin gerçekleşmesi zaman, yer
ve düşünce farklarına, hatta bir hukuk ilişkisiyle ilgili tarafların du-
rum ve özelliklerine göre değişik ölçülerin kullanılmasını gerektirir.
14
Adalet kavramının objektif olup olmamasıyla ilgili, objektif adalet
ve subjektif adalet ayrımı yapanlar da vardır.
15
Fakat, adaleti objektif
yani toplumsal adalet veya subjektif yani kişisel adalet olarak algıla-
mak da adaletin değişken ve göreceli bir kavram olması vasfını değiş-
tirmez. Nasıl ki, insanlar sahip oldukları değerler ve düşünce yapıları
itibarıyla birbirlerinden farklı ise; toplumlar da değerleri vs. itibariyle
birbirlerinden farklıdır. Bu sebeple ne kişiler ve ne de toplumlar için
ortak bir akıl veya ortak bir değer veya düşünce sistemi mevcut ol-
mayabilir. Bu farklılık yer itibariyle olabileceği gibi, zaman itibariyle
de söz konusu olabilir. Yani bir toplum veya bir millet her dönemde
aynı değerler ve düşünceler sistemine sahip olmayabilir. Çünkü, de-
ğerler ve düşünceler de zamanın etkisiyle değişebilen kavramlardır.
14
Çeçen,
a.g.e.,
s. 97
15
Esener,
a.g.e.,
s. 55