

Anonim Şirketlerde Esas Sermaye Artırımında Pay Sahiplerinin Hakları
36
Kanunu’nun genel hükümleri çerçevesinde esas sözleşmenin değiştiril-
mesine ilişkin nisapla alınan kararın tescili talebinde bulunulduğu, de-
ğiştirilmek istenen esas sözleşmede getirilen nisap bulunmaksızın alınan
kararın tescili talebinin müktesep hakkın oluşumunda amaçsal bir yo-
rum yapılmak suretiyle Müdürlüğünüzce kabul edilmediği belirtilmiş;
devamla, uygulamanızın yerinde olup olmadığı ve müktesep hak kavra-
mının yorumlanmasına ilişkin genel ilkelerin belirlenmesi hususunda
Bakanlığımız bilgi ve görüşlerine başvurulmuştur.
Esas sözleşmede zorunlu ve isteğe bağlı düzenlemeler yer alır. Esas
sözleşmelerde bulunması zorunlu olan düzenlemeler Türk Ticaret Ka-
nunu ile halka açık sermaye şirketleri bakımından ise Sermaye Piyasası
Kanunu’nda sayılmıştır. İsteğe bağlı düzenlemeler ise emredici hükümle-
re aykırı olmayan özel hükümlerden, yedek veya yorumlayıcı kanun hü-
kümlerinin kısmen veya tamamen aksini öngören hükümlerden, emredici
nitelikteki kanun hükümlerini konuluş amacına uygun olarak ağırlaştı-
ran hükümlerden veya düzenleyici hükümlerden oluşabilir.
İlgide kayıtlı yazınızda belirtilen tescil talebi ile Müdürlüğü-
nüze başvuran şirketin esas sözleşmesinin 10 uncu maddesine de,
emredici nitelikteki kanun hükümlerini ağırlaştıran mahiyette “Lü-
zum halinde Genel Kurul Kararı ile ancak şirket sermayesinin %72,5
(yüzdeyetmişikibuçuk)’unu temsil eden şirket hissedarlarının aynı yönde
vereceği kararla şirketin sermayesi artırılabilir…” hükmünün konuldu-
ğu görülmektedir.
Esas sözleşmede yer alan söz konusu hüküm şirket açısından serma-
ye artırımı yapılmasında temel uygulamayı düzenleyen, ortakların irade-
sini koruma amacı güden bir hükümdür. Dolayısıyla, maddede “%72,5”
olarak düzenlenen nisabın, bu maddenin değiştirilmesinde de aranması
gerektiği değerlendirilmektedir. Bu maddenin 6102 sayılı Kanun’da ön-
görülen daha az bir nisapla değiştirilebileceğinin düşünülmesi, esas söz-
leşmenin anlayışına ve ortak iradeye aykırı bir yorum sayılacaktır.
Bu kapsamda 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 19 uncu maddesine
uygun olarak tarafların bu madde hükmüne verdikleri gerçek anlama de-
ğer vermek ve maddeyi bu yönde yorumlamak hukuken zorunluluk haline
gelmektedir.
Diğer taraftan müktesep hak kavramı üzerinde doktrin ve yargı
kararlarında kesin bir tanım mevcut değildir. Kavramın daha çok fonk-