

TBB Dergisi 2013 (106)
Özcan ÖZBEY
89
üzerine uluslararası bir anlaşma olan Avrupa İnsan Hakları Sözleş-
mesinden kaynaklanan yükümlülüklerimiz ve Anayasamız doğrul-
tusunda ulusal mevzuatımız gözden geçirilmiş, Avrupa Birliği ile il-
gili olarak yapılan ulusal programlar doğrultusunda çıkartılan uyum
yasalarıyla insan hakları konusuna önem verilerek mevzuatımız de-
ğiştirilmiştir. Mevzuatta değişiklik yapılırken Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi içtihatları dikkate alınmış ve bu içtihatlar doğrultusunda
yapılan değişiklikler ve Yargıtay uygulamalarıyla Avrupa İnsan Hak-
ları sözleşmesi uygulanmaya başlanmıştır. İfade özgürlüğü alanında
yapılan değişiklikler ile TCK ve Terörle Mücadele Kanununda deği-
şiklikler yapılmış ve ifade özgürlüğünün alanı ülkemizde genişletile-
rek fikirlerin açıklanması değil, açıklanan fikirlerin “kamu güvenliği
açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkarması”
88
durumu
suçun unsuru haline getirilmiştir. Yine örneğin 5237 sayılı TCK’nın
“Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin Kurum ve
Organlarını Aşağılama” başlıklı 301/3. maddesi “Eleştiri amacıyla ya-
pılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz” ve aynı maddenin 4. fık-
rası “Bu suçtan dolayı soruşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine
bağlıdır” hükmüne yer vermiş olup, bu şekilde toplumda tepki top-
layan ve insanlara ters gelen pek çok fikrin açıklanmasının önü açıl-
mıştır. Yapılan değişikliklerle bu suçlar ortadan kaldırılmamış ancak
mahkemelerin uygulamaları sırasında geniş bir takdir hakkına sahip
olmaları ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ve Avrupa İnsan Hak-
ları Mahkemesi içtihatlarına göre olaylara yaklaşıp değerlendirme ola-
nağı getirilmiştir.
Bilindiği gibi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Anayasanın 90.
maddesine göre kanun hükmünde olup, bu Sözleşme ve onu yorumla-
yan ve içtihat hukuku ile geliştiren Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
kararlarının da yerel mahkemeler tarafından dikkate alınması gerekir.
Kara Avrupası Hukuk Sisteminin aksine bir içtihat hukuku uygulayan
mahkeme, belli konularda verdiği içtihatlardan sonra benzer olaylar
karşısında daha önce verdiği içtihadına atıf yaparak benzer karar ver-
mekte ve vermiş olduğu içtihatları kolay kolay değiştirmemektedir.
Hal böyle olunca da, bu içtihatların Türk Hukuk Sisteminde ve mahke-
me kararlarında değerlendirilmesi önem kazanmakta ve içtihat haline
88
Bkz. 5237 sayılı TCK’nın 216. maddesi.