Background Image
Previous Page  433 / 505 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 433 / 505 Next Page
Page Background

Adalet Nedir?

432

ğun ilgisine konu olmamıştır. Ancak başka hiçbir soru bugün, diğer

zamanlarda olmadığı kadar da cevapsız kalmamıştır. Öyle görünüyor

ki bu soru, kaderine boyun eğmiş bilgeliğin uygulandığı ve insanın

kesin bir yanıt bulamayacağı, fakat ancak onu geliştirebileceği soru-

lardan biridir.

I

Öncelikle adalet, karşılıklı insan ilişkilerini düzenleyen toplumsal

düzenin mümkün, ama zorunlu olmayan bir niteliğidir. O, ancak tali

olarak insanın bir erdemidir; çünkü insan, eğer davranışı adil olarak

kabul edilen toplumsal bir düzenin normlarına uyuyorsa adildir. Peki,

toplumsal bir düzenin adil olduğunu söylemek gerçekte ne anlama ge-

lir? O şu demektir: bu (toplumsal) düzen, insan davranışlarını herkesi

tatmin edecek şekilde düzenlemiştir. Yani herkes, o düzende mutlu-

luğu bulabilir. Adalet arzusu, insanın mutluluk için duyduğu ebedi

arzudur. O, insanın yalıtılmış bir şekilde, yani yalnız başına bulama-

yacağı, bu nedenle bir toplum içinde aradığı bir mutluluktur. Yani

adalet, toplumsal mutluluktur. O, toplumsal düzen tarafından garanti

edilmiş bir mutluluktur. Bu bağlamda, adaleti mutluluk olarak tanım-

layan Eflatun, sadece adil insanın mutlu ve adil olmayanın da mutsuz

olduğunu ileri sürer. (Ancak) adaletin mutluluk olduğu yönündeki

ifade, elbette ki nihai cevap değildir; o, sadece soruyu değiştirmektir.

Çünkü şu halde sormamız gerekir: Mutluluk nedir?

Mutluluk kavramı dar ve ilk anlamında, yani bir kişinin ondan ne

anladığı biçiminde tanımlandığı müddetçe, herkese mutluluk bahşe-

den adil bir düzen olamayacağı açıktır. Çünkü bu durumda, bir kişinin

mutluluğunun bazen başkalarının mutluluğuyla doğrudan çatışması

kaçınılmaz olacaktır. Örneğin aşk, bir kişinin mutluluğun da mutsuz-

luluğunun da en önemli kaynaklarından biridir. İki erkeğin aynı kadı-

na aşık olduğunu ve bunların her birinin, doğru ya da yanlış, o kadın

eşi olmadan mutlu olamayacağına inandığını varsayalım. Ancak, hu-

kuka göre ve belki kadının da duygularına göre kadın, o iki kişiden

yalnız birisinin eşi olabilir. Böyle bir durumda erkeklerden birinin

mutluluğu, kaçınılmaz olarak diğerinin mutsuzluğu olacaktır. Hiçbir

toplumsal düzen, bilge Kral Süleyman’ın ünlü hükmü bile, bu sorunu

tatmin edici bir şekilde, yani her ikisinin de mutluluğunu sağlayacak