Background Image
Previous Page  144 / 417 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 144 / 417 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2013 (108)

Mustafa Bayram MISIR

143

Duguit’nin Alman kamu hukukçuları geleneği olarak andığı, er-

ken kökleri Samuel von Pufendorf ve G. W. F. Hegel’e dayanan, genel

olarak Paul Laband ve daha çok bilinen Georg Jellinek çizgisindeki

eğilim ve bu eğilimin, esasen Amerika Birleşik Devletleri’nde yaygın

olan siyaset bilimi geleneği ile bütünleşmiş kamu hukuku görüşünce

savunulan liberal versiyonları, başka deyişle, 20. yüzyılın tarihsel ma-

teryalist eleştiriye kapalı olan ve iç içe geçen ana akım siyaset bilimi ile

kamu hukuku devleti merkeze alan bir yaklaşıma sahiptir. Bu yakla-

şım, egemenlik kuramının kapitalist devletin öz düşünümü olmasıyla

yakından ilgilidir. Egemenlik kuramı

3

, devletin bir güç organizasyonu

olduğu ampirik hakikatinin, devletin meşru bir güç organizasyonu ol-

duğunun düşünülmesi yoluyla egemenlik ideolojisi olarak işlemesini

sağlar. Bu bakımdan

da

, kamu hukuku, geniş anlamıyla “siyasal bilim-

de bir araştırma olarak” ele alındığında, “siyaset ya da Devletle ilgili

tüm hukuki olguların incelenmesini” içerir (Danelski, 1996: 9).

Ana akım içinde, Duguit’nin eleştirel hukuki çözümleme çizgisi,

hukuk-devlet özdeşliğini savunan Hans Kelsen’in görüşlerine doğru

daraltılarak, zaman zaman da onun aşırı bir ucu gibi nitelenerek, doğ-

rudan Kıta Avrupası ana yaklaşımı olan Jellinek - Weber

4

çizgisi ile

ikame edilmiştir

5

. Eleştirel bir fikir olarak ise, kuramı, yerini daha çok

Anglo-Amerikan kökenli düşüncelere, egemenlik kavramı yerine on-

dan neden farklılaştığını çok da açıklayamadıkları, “siyasi iktidar”/

“otorite” gibi ikame kavramlar öneren

6

David Easton, Leslie Lipson,

Robert Dahl vb. siyaset bilimcilere bırakmıştır

7

.

3

Egemenlik kuramına (Hoffman, 2008; Hakyemez, 2004) yönelik, Duguit’nin

çağdaşı olan bir başka eleştiri, gücün toplumsal ilişkiler içinde farklı kurumlar-

ca çoğulcu bir şekilde kullanıldığını gözleyen Laski’den (1999) gelmişti. Küre-

selleşme ile birlikte ulus-devletin aşıldığı tezlerine, egemenliğin çözülerek sonuna

geldiğine, karşılıklı bağımlılığa dönüştüğüne vb. dair tartışmalar da güçlü bir

şekilde eşlik etmektedir (Habermas, 1998 ve 2008; Rosenau, 1998; Gelber, 1997 ve

Keohane, 2008 vb.).

4

Çok kabaca sağ Jellinek’le sol da Kelsen’le konuşmaya başladı, denirse, yersiz ol-

maz. Kelsen’in en önemli makalesinin dahi çok sonra çevrilmesi de, Türkiye’de bu

ikamenin boyutlarını göstermesi bakımından ayrıca manidardır (Kelsen, 2006).

5

Duguit’nin burada ele aldığımız devlet karşıtı görüşlerini, Durkheim’cı so-

syal ödev ekseninde devletçi monizme hatta “protesto ettiği” Alman görüşüne

yaklaştırma amacı güden yakın tarihli çalışmalar da mevcuttur. Örneğin bkz.

Türközer (2006).

6

Siyasi iktidar kavramının bir açıklaması için bkz. Kapani (2007: 49 vd.). Otorite

kavramının bir açıklaması için ise bkz. Daver (1972: 117 vd.).

7

Buna göre, bu ikame kavramların egemenlikten ayrıldıkları nokta, “meşru bir si-