Background Image
Previous Page  148 / 417 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 148 / 417 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2013 (108)

Mustafa Bayram MISIR

147

pozitivist gelenekten ama özellikle Durkheim’ın işbölümü ve dayanış-

ma sosyolojisinden esinlenir

11

. Her iki yaklaşım arasında söz konusu

olan

sosyolojik düşünme

olduğunda devasa farklardan söz etmek zor-

dur. Ama söz konusu olan

hukuki yaklaşım

olduğunda, Duguit’nin hu-

kuki realizmi, hem Durkheim sosyolojisinden büyük ölçüde farklılaşır

hem de Alman geleneğine, dolayısıyla devlet merkezli görüşlere karşı

militan sayılabilecek düzeyde bir hukuki-kuramsal kavga geliştirerek,

kolaylıkla göz ardı edilemeyecek önemde

gözlemlere

dayanır.

Dönemin düşüncesinde, en başta Auguste Comte olmak üzere,

Emile Durkheim, Max Weber, Herbert Spencer ve Marksist köklerden

beslenen Karl Kautsky örneğinde olduğu gibi, evrimci bir toplum gö-

rüşü hakimdir. Evrimsel toplum kuramı, 19. yüzyılın ortalarında, top-

lumu, evrimsel biyoloji tarafından kullanılan terimlerle çözümleyerek

bir organizma olarak kavramlaştırma üzere ortaya çıkmıştır (Callini-

cos, 2004: 189). Evrimsel biyoloji de, toplumu bir organizma olarak an-

lar; bu organizma, “sistemin süre giden varlığı için gerekli olan belirli

durumları sağlamakta özel birer rol oynayan birbirine bağımlı parça-

lardan oluşan örgütlü sistemler” olarak görülür (2004: 189).

Örneğin, Duguit’nin büyük oranda esinlendiği Durkheim için

sorun gittikçe daha özerk hale gelen bireyin, nasıl olup da topluma

daha da fazla bağlandığıdır. Durkheim, çelişkili görünse de bu iki ge-

lişmenin ilişkili olduğunu düşünür ve “bu görünür zıtlığı çözen şey”in

“giderek artan iş bölümünden kaynaklanan toplumsal dayanışmanın

dönüşümü” olduğunu ileri sürer (2004: 195). Bu fikir, büyük oranda

Comte’un “toplumsal işbirliği” çözümlemesinden (Öktem, 1995: 252)

esinlenmiştir. Böylece Durkheim, “bireysel bilincin tamamen kendi

dışında olduğu toplumların tarihsel önceliği ve topluluk durumunun

bireysel olgularla değil bireysel olguların topluluk durumuyla açık-

lanması zorunluluğu” fikrine ulaşır (Aron, 1986: 318). Durkheim, bu

zorunluluğu, modern toplumlardaki “organik dayanışma” olarak ad-

landırdığı iş bölümü çözümlemesi ile görünür kılmaya çalışır. Meka-

nik dayanışma benzerlikten doğar ve daha çok ilkel toplumlarda gö-

rülür, iş bölümünün kompleks bir hal aldığı toplumlarda görülen ise

organik dayanışmadır (Öktem, 1995: 255).

11

Weber’in sosyolojik görüşlerinin pozitivist ve Marksist iki ayrı değerlendirmesi

için bkz. Aron (1986: 481-563) ve Callinicos (2004: 223-269). Keza Durkheim için

bkz. Aron (1986: 313-394) ve Callinicos (2004: 189-221).