Background Image
Previous Page  149 / 417 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 149 / 417 Next Page
Page Background

Hukuk ve Devlet Özdeşliğinin Ötesinde Kamu Hukuku

148

Amacını “ahlaksal yaşamın olgularına pozitif bilimlerin yöntem-

leriyle yaklaşmak” olarak tanımlayan Durkheim, iş bölümü temelinde

inşa ettiği mekanik ve organik dayanışmacı toplumlar çözümlemesi

içinde, “normatif işlevselcilik” diye nitelenen bir toplum görüşü geliş-

tirerek, organik dayanışmaya dayanan modern toplumlarda, “sürekli

tekrarlanan çatışmalar ve düzensizliklerin her çeşidinin olduğu eko-

nomik dünyanın sunduğu acınacak manzara”ya,

anomi

ya da ahlaksal

düzenlemenin olmaması durumu adını verir:

Var olan kuvvetleri birlikte tepki vermekten alıkoyan ya da

onlara saygı göstermek zorunda oldukları sınırlar koyan bir şey

olmadığı için her biri birbiriyle çatışarak, birbirinin önüne geçe-

rek, birbirini zayıflatarak tüm sınırların ötesine geçme eğiliminde-

dirler. (...) İnsanın tutkularını yalnızca saygı duyduğu bir ahlaki

varlık sınırlar. Eğer böylesi bir otorite yoksa en güçlünün yasası

hüküm sürer ve ister gizli olsun, ister şiddetli, savaş hali zorunlu

olarak bölgeseldir. (Aktaran Callinicos, 2004: 193).

Burada, Durkheim’ın görüşleri Hobbes’a (2004, 2007) yaklaşır. Ni-

tekim Duguit, Durkheim’la “ahlaki otorite” görüşünü paylaşsa da, bu

otoritenin

bir güç ideolojisine dayanması gerektiği

konusunda ayrışmıştır.

Duguit, bu ahlaki otoritenin güç ve ideolojisi değil,

hukuk

olduğunu

düşünür.

Durkheim’a göre kolektif bilinç, “toplumdaki ortalama bireylerin

ortak inanç ve duygularının tümü”dür (Tolan, 1981: 11). Kendine özgü

bir yaşamı ve evrimi vardır ve toplumsal niteliği bakımından bireysel

bilinçten farklıdır. Devlet de kolektif bilinçle ilgili bir toplumsal olgu-

dur; organik dayanışmadan, toplumsal iş bölümünden kendiliğinden

doğar ve kolektif bilinçten görece farklı olarak rasyonel bir kuruluştur

(1981: 11; Öktem, 1995: 254). Duguit, Durkheim’ın bu kolektif bilinç

kuramını da paylaşmaz; her bilinç tekil bir iradedir ve her tekil irade

birbirine eşittir, “kolektif bilinç yoktur, ama farklı bilinçlerin birleşme-

si” vardır (1995: 261).

Durkheim, bir devrim karşıtıdır ve bunu gizlemeye de ihtiyaç

duymaz. Düşüncesindeki, “eyleme geçen ahlak” vurgusunun Hegel’le

ilgisi kurulabileceği gibi, “korporasyonlar” önerisi de daha sonra, li-

berallere ya da sosyalistlere değil, özellikle İtalyan faşizmine ilham

vermiş görünür. Durkheim’a göre, toplumsal sorunun çözümü, birey-

ler üzerinde otorite uygulamak ve ekonomik hayatı ahlakileştirerek