

TBB Dergisi 2013 (108)
Selami DEMİRKOL / Zuhal BEREKET BAŞ
63
“İmar mevzuatındaki kısıtlamalara tabi olmaksızın” ibaresi onay makamı
olarak öngörülmüş olan Bayındırlık ve İskân Bakanlığının, onayı gereği gibi
yapmasına olanak sağlayan mevzuata uygunluk denetimini olanaksız kılmak-
tadır…”
Gerçekten imar mevzuatındaki kısıtlamalara tabi olmamanın ya-
rattığı bu sakıncanın yanında en önemli olumsuz sonucu ise, ilgililerin
itiraz haklarının ellerinden alınması noktasında kendisini göstermek-
tedir. Nitekim, kararın devamında bu hususa da değinilmiştir:
“…
3194 sayılı İmar Kanunu’nda planla ilgili işlem ve uygulamalar açı-
sından öngörülen itiraz sürelerinin amacı, imar planı değişikliklerinde, şehir-
cilik ilkelerine, planlama tekniklerine ve kamu yararına aykırılıklar bulunuyor
ise bu konudaki yanlışlıkların giderilebilmesi için ilgililere, yapılan planlara
itiraz edebilme hak ve imkanının tanınmasıdır. İtiraza konu düzenleme ile
Bakanlık askı, ilan ve itirazlara dair sürelere ilişkin hükümlere tabi olmaksızın
imar düzenlemelerinde yetkili kılınmaktadır. Böylece düzenleme ile, Bakan-
lıkça yapılacak plan ve parselasyon işlemleri ile ilgili olarak ilgililerin kanuni
yollara başvurma hak ve imkanları da kısıtlanmaktadır.
Hukuk devleti, tüm işlem ve eylemleri bağımsız yargı denetimine açık,
her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı ve sürdürmeyi amaç edinmiş,
Anayasa ve hukukun üstün kurallarına bağlılığa özen gösteren devlettir. Hu-
kuk devleti ilkesinin öğeleri arasında yasaların kamu yararına dayanması,
kuralların herkes için konulması, kamu düzeninin kurulması ve korunması
amacına yönelik bu kurallarda adalet ve hakkaniyet ölçütlerinin de gözönünde
tutulması gerekliliği bulunmaktadır.
Bu yapısıyla, itiraz konusu kuralla Bakanlığa imar mevzuatındaki kı-
sıtlamalar ile plân ve parselasyon işlemlerindeki askı, ilân ve itirazlara dair
sürelere ilişkin hükümlere tâbi olmaksızın düzenleme yetkisi verilmesi hukuk
devleti ilkesi ile bağdaşmaz.
Anayasa’nın 5. maddesiyle devlete “kişilerin ve toplumun refah, huzur
ve mutluluğunu sağlama ve insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi
için gerekli şartları hazırlama” ödevi yüklenmekte, 56. maddesiyle de herkesin
sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu belirtilerek, bu
hakkı korumanın yine devletin ve vatandaşların ödevi olduğu vurgulanmak-
tadır. Devlete verilen bu görevlerin imar mevzuatıyla getirilen düzenlemeler-
le de yaşama geçirileceğinde kuşku bulunmamaktadır.