Background Image
Previous Page  296 / 485 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 296 / 485 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2013 (109)

Emel BADUR

295

yoktur. Baskın görüş

134

, teminat amaçlı borca katılmalar açısından eşin

rızasının aranması gerektiğini ifade ederken; kurumun ana işlevinin

teminat sağlamak olmadığı ve şekle tabi olmayan bir asıl borca katıl-

mak için şekil kuralı öngörülmesinin de doğru olmadığı gerekçeleriy-

le, eşin rızasının aranmasının gerekmediğini belirtenler de vardır.

135

Borca katılma işleminde, taraflarca açıkça amaçlanmasa da ala-

caklı lehine kişisel bir güvencenin sağlanması, her halde ortaya çıkan

bir sonuçtur. Zira alacaklı bu işlem sonrasında katılanın da kişisel mal-

varlığına başvurma hakkına sahip olmaktadır. Özellikle borca kefilin

yanında katılmanın söz konusu olduğu tüm hallerde, katılanın eşinin

rızası alınmalıdır. Benzer bir durum, kefilin borcunu üstlenen kişi açı-

sından da gündeme gelir. Geçerli bir üstlenme işlemi, borcu üstlenenin

eşinin rızası alınarak kurulmalıdır.

TBK’nun getirdiği yeni düzenlemeler olan sözleşmenin devri ve

sözleşmeye katılma, sırasıyla TBK’nun 205 ve 206. maddelerinde dü-

zenlenmişlerdir. Sözleşmeyi kefilin yerine devralan veya sözleşmeye

kefilin yanında katılan kişilerin eşlerinin rızası, bu devir veya katılma

sözleşmeleri açısından kurucu unsur olarak değerlendirilmelidir. Zira

yukarıda sayılan tüm haller, kefalet sözleşmesine ilişkin kuralların do-

lanılması amacıyla kullanılabilecek sonuçlara sebep olacak niteliktedir.

Ayrıca üçüncü kişinin fiilini üstlenme, garanti sözleşmesi, kredi

emri ve avalin

136

de TBK’nun 603. maddesi kapsamında değerlendirilme-

si gerektiği yönünde görüşler bulunmaktadır.

137

Tüm bu sözleşmelerin

geçerli olarak kurulabilmeleri için, kişisel güvence veren tarafın eşinin rı-

zasının alınmış olması zorunludur. TBK’nun 603. maddesinde kullanılan

“eşin rızasına ilişkin hükümler”

ifadesinden, eşin rızasının bu sözleşmele-

rin sadece kurulma aşamasında değil; kişisel güvence veren kişi aleyhine

ağırlaştırıldığı durumlarda da aranması gerektiği anlaşılmalıdır.

134

Kırca, İ., s. 437; Özen, F., s. 49; Öz, T., s. 132; Baş, E., s. 140.

135

Yavuz, N., s. 865; Develioğlu, M.:

“İsviçre Federal Mahkemesinin 23 Eylül 2003 Tarihli

Kararı Işığında Kefalet Sözleşmesi – Borca Katılma Ayrımı”

, Galatasaray Üniversitesi

Hukuk Fakültesi Dergisi, C.1, İstanbul 2004, s. 320.

136

Demirkapı, E.:

“Gerçek Kişilerin Aval Verme Ehliyeti”

, Bilgi Toplumunda Hukuk,

Ünal Tekinalp’e Armağan, C. I, İstanbul 2003, s. 753 vd.

137

Yukarıdakilere ek olarak himaye beyanının da bu kapsamda değerlendirilmesi

gerektiği konusunda bkz. Kırca, İ., s. 437-438; Yukarıdakilere ek olarak teminat

amacıyla baştan müteselsil borç üstlenmenin de bu kapsamda değerlendirilmesi

gerektiği konusunda bkz. Özen, F., s. 49; Avali hariç tutarak yukarıdakilere katı-

lan Baş, E., s. 140.