

Ceza Hukukunda Yanılma Kavramı ve Hukuka Uygunluk Nedenlerinde Yanılma
180
altıda birinden üçte birine kadarı indirilerek hükmolunur.”
denmektedir.
İlgili fıkrada her ne kadar ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan
nedenler denilse de, gerek Kanun’un sistematik düzenlemesinden ge-
rekse de haksızlık – kusur ayrımı çerçevesinde, söz konusu ibarenin
hukuka uygunluk nedenleri olarak algılanması gereklidir.
173
Hukuka uygunluk nedenlerinde sınırın aşılması, söz konusu ne-
denlerin temelinde bulunan maddi şartlarında yanılmadan da kaynak-
lanabilir. Bu durumda ise hukuka uygunluk nedenlerinin sınırında ya-
nılma hususu ile karşılaşmaktayız. Nitekim hukuka aykırı bir saldırı ile
karşılaşan ancak saldırının niteliğini yanlış değerlendirerek daha ağır
sanan, bunun sonucunda da aşırı şiddet kullanan kişinin meşru savun-
mada sınırı aşma hâli yanılmadan kaynaklanmaktadır.
174
Ancak belirt-
meliyiz ki, hukuka uygunluk nedenlerinde sınırın aşılması, bir yanıl-
ma hâlinden kaynaklanmayabilir. Fail, kendisine yönelen tehlikeye ait
bütün maddi şartları doğru değerlendirmiş, bu şartlara ait bilgisi tam
ancak tehlikeyi bertaraf etmek için gerekenden fazlasını yapmış ise hu-
kuka uygunluk nedenlerinde sınırı yanılma hâli olmaksızın aşmıştır.
175
TCK m. 27/1’de yer alan düzenleme hukuka uygunluk nedenle-
rinde sınırın ölçü yönünden aşılması durumunda uygulanabilecek bir
hükümdür. Sınırın ölçü yönünden aşılması ile kastedilen meşru sa-
vunmada savunmanın ölçüsünü aşmak, ilgilinin rızasında rıza dışına
çıkmak, görevin ifasında görevin sınırını aşmaktır.
176
Söz konusu sınır
aşımının, kasten olmaması gereklidir. Zira madde metninde sınırın tak-
sirle aşılması açık bir şekilde düzenlenmektedir. Sınırın kasten aşılması
hâlinde zaten yanılmanın da söz konusu olması mümkün değildir.
173
Koca / Üzülmez, s. 266 vd.; Karakurt, s. 131; Erman, s. 287; Özgenç, s. 386, 387.
174
Barış Erman, s. 287; “Bu gibi durumların sınırın aşılması kapsamında görülmeye-
rek, bunlara yanılgıya ilişkin hükümlerin uygulanması genel olarak kabul edilme-
lidir. Nitekim Alman Federal Mahkemesi bu konuda verdiği kararlara benzer bir
sonuca ulaşmıştır. Olayda, kendisine saldıran kişiyi etkisiz hâle getirmeye çalışan
fail, saldırganın boynunu sıkmış, ancak saldırgan bayıldıktan sonra da eylemi-
ni sürdürerek yaşamını tehlikeye sokmuştur. Mahkemeye göre, ‘sanığın önleyici
koruma gerekse dahi, bunu yaparken son derece temkinli davranması gerekirdi
(…). Bu maddi koşulları fark etmemiş olması hâlinde, ortada hukuka uygunluk
nedenlerinin maddi koşullarında bir yanılgının bulunduğu kabul edilmek gereke-
cekti (…); zira böyle bir durumda, gerçekten bulunan bir meşru savunma hâlinde
yapabileceğinden fazlasını yapmış olmayacaktı”. (Barış Erman, s. 287, 288).
175
Barış Erman, s. 288.
176
Koca / Üzülmez, s. 268.