

Ceza Hukukunda Yanılma Kavramı ve Hukuka Uygunluk Nedenlerinde Yanılma
178
meyeceği sonucuna ulaşılabilir.
169
Bu durumda ise faile verilecek ce-
zada bir indirimin uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Ancak madde
gerekçesinde, kaçınılabilir hatanın, temel cezanın belirlenmesinde göz
önünde bulundurulacağı belirtilmektedir. Gerekçelerin kanun metni-
ne dâhil olmaması ve hâkim için bağlayıcı bulunmamasını göz ardı
ederek, “kaçınılabilir hata”nın
170
temel cezanın belirlenmesinde dik-
kate alınması durumunda dahi ceza adaleti bakımından istenmeyen
sonuçlara yol açabileceğini ifade edebiliriz. 765 sayılı TCK zamanın-
da hukuka uygunluk nedeninin maddi şartlarında yanılmanın huku-
ki sonucuna ilişkin bir düzenleme bulunmamasına rağmen, Yargıtay
tarafından yanılmanın kastı etkileyeceğine ilişkin verilen kararlar da,
yanılmanın kast üzerinde etkili olduğuna ilişkin kanaatimizi güçlendi-
ren bir diğer nedendir.
171
evine gitmekte olan sanığın önüne çıktığı, tabanca ile sanığa ateş etmeye başladı-
ğı, maktulün elindeki tabancanın kuru sıkı olduğunu bilmeyen sanığın, meşru
savunma koşulları içinde, maruz (yanlış yazım doğrusu mazur) görülebilecek
heyecan, korku ve telaşa kapılarak, araçta bulunan kayınpederine ait ruhsatsız
tabancayı aldığı, araçtan indiği, önce havaya, daha sonra silahlı saldırının devamı
sırasında, tabanca ile maktule iki el ateş ettiği, bu atışlar sonucu maktulün gö-
ğüs bölgesinden ve yüzünden isabet alarak öldüğü olayda; 5237 sayılı Yasa’nın
27/2. maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığı kararı yerine, yazılı şekilde
mahkûmiyetine karar verilmesi (…)”(Y 1.CD., 26.2.2008, K.1382) (Hakeri, s. 392).
169
Aynı şekilde bkz. Barış Erman, s. 379.
170
Yargıtay tarafından verilen 2002 yılına ait bir kararda, yanılmanın kaçınılmazlığı
üzerine bir değerlendirme yapılmaktadır. Karar şu şekildedir; “ (…) terörle mü-
cadele ödeviyle akşam vakti yola çıkan sanıkların, içinde bulundukları teyakkuz
ortamında, karanlıkta yaklaşan ışığın teröristlere ait olduğunu sanmalarının ve
içlerinden birinin ‘baskına uğradık’ sözü üzerine denetimsiz şekilde o istikame-
te öldürme amacıyla ateş etmelerinin ‘hukuka uygunlukta yanılgı olacağı ve bu
tür yanılgıların dahi hukuka uygunluk düzeyinde himaye göreceği’ düşüncesi
savunulabilirse de, ‘hâl ve icabın gerekli kıldığı dikkat ve özenin gösterilmesine
karşın yanılgıya düşmenin objektif ölçülerle önlenemez olduğu ahvalde hukuka
uygunlukta yanılgının hukuka uygunluk mertebesinde sayılabileceğine’ ve kol-
luğun silah kullanmasıyla oluşan ihlallerde de, yetki tanıyan normların gereğince
eksiksizce uyulduğu durumlarda hukuka uygunluktan söz edilebileceğine iliş-
kin kurallar karşısında, köyde yaşamın sürdüğünü bilen ve ellerindeki ışıkla yola
yaklaşanların, köy halkından birileri olmasının asıl, terörist olmasının ise istisna
olacağını düşünmesi gereken sanıkların, hedefe ateş öncesinde hukuka uygun-
lukta yanılgıya düşmemek için görev ve sorumluluklarının icabı olan özeni gös-
termediklerinin ve bu itibarla objektif ölçülerle sakınılmaz bir yanılgı içinde ol-
madıklarının anlaşılması karşısında, hukuka uygunluk düzeyinin aşıldığını kabul
zorunluluğu bulunduğu (…)” ifade edilmiştir. (Y 1.CD., 19.4.2002, K.1480) (Ha-
keri, s. 391; aynı karar ve değerlendirmesi için bkz. Özgenç, s. 412; Şirin, Osman,
Kolluğun Silah Kullanma Yetkisi, İstanbul 2005, s. 85 vd.).
171
“Sanığına davacının oturduğu evin sahibi olduğu ve aynı çatı altında, diğer bir
dairede kendisinin ikamet ettiği, müştekilerin oturduğu kısım duvarlarından