Background Image
Previous Page  114 / 533 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 114 / 533 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2014 (111)

İsa BAŞBÜYÜK / Veli Özer ÖZBEK

113

Bahsi geçen sıkıntının aşılabilmesi, hâkimlerin amaca uygun bir

uygulama yöntemi benimsemesiyle mümkün olabilir. Belirtmek gere-

kir ki, hâkimler hukuk normlarındaki kavramları, mantık zinciri içeri-

sinde somut olayla ilişkilendirmekle yetinen hukuk teknisyeni değil-

dir. Toplumsal yaşamda özellik göstermeye müsait birçok olayın, aynı

potada eritilmesini sonuçlayacak şablonculuk, uygulamada birlik ve

sistematik bir yapı sağlasa da, adaletin temininden uzak olacaktır.

İşte bu noktada kilit role sahip olan hâkimler, kanunun lafzı ile

amacı arasındaki ilişkiyi çok net görebilmeli; somut olayın özellikle-

rinin farklı bir değerlendirmeyi mecbur kıldığı durumlarda, kanunun

amacı doğrultusunda bir yorum benimseyerek, hem kanun koyucuya

hem de doktrine yol gösterebilmelidir. Yukarıda da bahsettiğimiz üze-

re, dışarıdaki havanın aydınlığıyla herhangi bir bağlantısı olmayan ve

gecenin karanlığının fiilin işlenişine olumlu bir etkisinin bulunmadığı

yerlerde, güneş batmadan bir saat önce işlenen hırsızlık suçu ile gü-

neş battıktan bir saat sonra işlenen hırsızlık suçunu farklı yaptırımlara

tabi tutmanın kanunun amacıyla bağdaşır bir yanı bulunmamakta-

dır. Aynı şekilde, hukuka aykırı havalenin gece yapılmasıyla gündüz

yapılması arasında eylemin haksızlık içeriği bakımından bir farklılık

bulunmaktadır. Dolayısıyla, bilişim sistemleri aracılığıyla işlenen hır-

sızlık suçuna konu bir olayda hukuka aykırı havalenin hangi saate ya-

pıldığını tespit etmenin TCK m.143 bakımından bir önemi yoktur. İşte

uygulayıcının da bu durumu, somut olayın özellikleri çerçevesinde

gözetmesi gerekir.

Karşı görüş olarak, ceza hukukuna hâkim olan ilkelerin kanunun

lafzının dışına çıkılmasına izin vermediği düşüncesi ileri sürülebilirse

de, kanımızca mahkemeler bazı durumlarda kanunların lafzını amaca

uygun düşecek şekilde yorumlamalı; soyut normlarla yapılan belirle-

melerin somut olaya uygun düşmediği hallerde, suçlanan kimse bakı-

mından güvence oluşturan kanunilik ilkesini ihlal etmemek kaydıyla

ortaya çıkabilecek aksaklıkları giderebilmelidir. Kaldı ki, kanun koyu-

cu bazı durumlarda zaten amaca uygunluk denetimi yapma yetkisini

kendisinde görmektedir. Örneğin, elektrik enerjisinin hırsızlık suçuna

konu olabildiği dönemde, Yüksek Mahkeme, gece vakti nitelikli ha-

linin elektrik enerjisini konu alan hırsızlık suçunda uygulanmasının

mümkün olmadığı sonucuna varmıştır: