Background Image
Previous Page  227 / 533 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 227 / 533 Next Page
Page Background

Türk Hukuk Sisteminde Kabul Edilen Erteleme Kurumları Üzerine İnceleme

226

Kişinin cezası ertelenerek cezaevinin kötü koşullarından kurtarılmış

olmaktadır. Zira kanun koyucu hükümlüye bir şans tanıyarak dene-

me süresini suç işlemeden ve yükümlülüklere uygun şekilde geçirme-

si halinde cezasının infaz edilmiş sayılacağı hükmünü getirmiştir. Bu

şekilde düşünüldüğünde erteleme failin lehindedir ve sonradan veri-

lecek hükümle kaldırılmamalıdır. Şekli bir yorumla yani ertelemenin

infaz rejimine ait bir müessese olduğundan bahisle ‘reformatio in pe-

ius’ ilkesinin geçerli olmayacağını söylemek doğru olmayacaktır. Bu

durumda erteleme kararı verilen hüküm temyiz edilir ve Yargıtay ta-

rafından bozulursa, yeniden yapılacak ceza muhakemesi bakımından

daha önce verilmiş erteleme kararı saklı kalacaktır. Çünkü erteleme,

failin kişiliği ile ilgili bir karardır; bir kez verilince kazanılmış hak

171

oluşturur. Ancak yeniden yapılacak yargılama sonucunda verilen ha-

pis cezasının süresi ertelemeye elverişli olmalıdır.

172

Eğer erteleme ka-

rarı savcı ya da katılan tarafından temyiz edilirse, Yargıtay’ca kararın

bozulması durumunda, ‘reformatio in peius’ (aleyhe değiştirme yasa-

ğı kuralı) uygulanmaz. Yani önceki erteleme kararı sanık için kazanıl-

mış hak teşkil etmeyeceğinden, mahkeme yapacağı yeni yargılamadan

sonra erteleme kararı vermeyebilecektir.

173

171

Ceza hukukunda kazanılmış hak kavramı tartışmalıdır. Nurullah Kunter, ‚Aleyhte

Düzeltme Yasağı‘, İHFM, Cilt. XVIII, Sayı. 3-4, İstanbul/1952, s. 670 Reformatio

in peius ilkesinin niteliği ile ilgili olarak çeşitli fikirler ileri sürülmüştür. Bu kural

‘kazanılmış hak’ kavramıyla açıklanmaya çalışılmıştır. 1412 sayılı CMUK’un yü-

rürlükte olduğu dönemde kanunun 326 ıncı maddesinde yer alan bu kuralın ge-

rekçesinde ‘madelet’ ve ‘müktesep hak’ kavramlarında bahsedilmektedir. Buradan

yola çıkılarak denmiştir ki ilk hükümdeki sonuç, sanık bakımından kazanılmış hak

oluşturur. Dolayısıyla sırf sanık üzerine temyiz üzerine sanığın kazanılmış hakkı

elinden alınamaz. Nitekim Yargıtay, bugüne kadar vermiş olduğu kararların bir

kısmında bu kuraldan ‘kazanılmış hak’ diye söz etmektedir. Ancak kazanılmış hak

düşüncesi doktrinde eleştirilmiştir. Buna göre Ceza Hukuku alanında ‘kazanılmış

hak’ kavramının yeri yoktur. Zira ceza hukuku baştan aşağıya kamu düzeni ve

sosyal savunma esasına dayanır. Suçlunun ‘kazanılmış hak’kından bahsedilmesi,

diğer söyleyişle suçun hak kazandıran bir araç olması ahlaken ve hukuken ka-

bul edilemez. Kazanılmış hak düşüncesi, ceza adaletinin hukuki, ahlaki ve sosyal

esaslarına aykırılık teşkil etmektedir. Kanun, sanık lehine temyizde suçlu lehine

hareket edilmesini toplum yararı bakımından uygun görmüştür. Centel/Zafer/

Çakmut s. 635, 4. CD 13.04.2009, 9578-7123, ‘sanık tarafından temyiz edilen önceki

hükümde, sanığa verilen para cezasının ertelenip, 20 taksitşe tahsiline karar veril-

mesine ve zorlama suçunda para cezasına hükmolunmamasına karşın 1412 sayılı

CYY’nın 326/son maddesi uyarınca sanığın kazanılmış hakkı gözetilmeyerek yeni

hükümde, cezanın ertelenmemesi, para cezasının 8 taksitte alınmasına karar veri-

lip, zorlama suçunda hapis cezasının yanında para cezasına da hükmolunması’

172

Öztürk/Erdem (Genel Hükümler) s. 443, Centel/Zafer s. 699, Hakeri s. 484,

173

Demirbaş s. 662