Background Image
Previous Page  377 / 497 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 377 / 497 Next Page
Page Background

Gündelik Dil Felsefesi, Betimleyici Sosyoloji ve Eleştirellik

376

Hart’ın gündelik pratiğin betimi ile mantıksal ya da teorik kur-

gular arasında gidip geldiğini görüyoruz. Burada kısaca ifade edilme-

den geçilmemesi gereken husus, gündelik dilin egemen kullanım bi-

çimlerine başvuru halinin, teoriyi, tıpkı eleştirdikleri gibi, gerçekliğin

çarpıtılmış bir biçimiyle baş başa bırakma, dahası onu mevcut haliyle

muhafaza etmeye yönlendirme tehlikesinden uzak olmadığıdır.

Gündelik dil felsefesinin dil konusunda yaptığı gibi, Hart da hu-

kuk düzeninin vatandaşlara nasıl “benimsetildiği” konusu ile ilgilen-

mez. Dolayısıyla hukukun ideolojik işlevi fark edilmez hale gelir; da-

hası, resmi görevlilerin pratiklerinin hukukun ideolojik işlevini yerine

getirmesinde üstlendiği rol burada görünmez haldedir. Hukuk düze-

ninin kurallarına referansla gerçekleştirilen bu pratikler, vatandaşlara

devlet gücünün benimsetilmesine, başka deyişle onun vatandaşların

gözünde meşrulaştırılmasına hizmet eder. Hart’ın kuralları benim-

semekle ilişkilendirdiği içsel bakış tarzının esasında, kurala uymakla

sağlanacağı beklenen belli ekonomik ve politik getirilerden bağımsız

olarak düşünülmesi zordur.

Hukuka veya hukuki kurumlara dair ifadelerin anlamları bun-

ların kullanıldıkları, resmi görevlilerin ötesine taşan daha geniş

tarihsel ve toplumsal bağlamlar hesaba katılmadan anlaşılamaz.

Eleştirelliği, resmi görevlilerin kendi içlerinde bulunup kurallara

uyum arayan eleştirellik algısından uzaklaştırıp, onların da içinde

bulundukları daha geniş politik bağlamı hesaba katan bir düzeye

yükseltirsek, başka bir durumla karşılaşırız. Gerek gündelik dil kul-

lanımı, gerek vatandaşların ve resmi görevlilerin pratikleri böyle bir

eleştirellikle yeniden incelenebilir. Her şeyden önce, gündelik dilin

karmaşıklığından bir takım genellemelere ulaşmanın zorluğu ve bu

genellemelerin objektif olmayan bir ön seçim içerdiği ortadadır. Di-

lin de içinde bulunduğu sosyal ilişkiler, yeterince dikkat gösterildi-

ğinde keşfedilebilecek saf olgular değildirler; bulunan şey kullanılan

kategorilerin bir ürünüdür.

39

Gramsci’nin belirttiği gibi, “dil olgusu

gerçeklikte organik olarak az çok tutarlı ve eşgüdümlü olgular ço-

ğulluğudur

40

.” Eğer bazı ortak kullanım kalıpları saptanırsa, bu kez,

39

Tony Prosser, “Twords a Critical Public Law”, Journal of Law and Society, 9/1,

1982, s. 1-2.

40

Antonio Gramsci, “Dil, Diller, Ortak Duyu”, David Forgacs (haz.), çev. İbrahim

Yıldız, Gramsci Kitabı, Dipnot, Ankara, 2010, s. 430.