Background Image
Previous Page  379 / 497 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 379 / 497 Next Page
Page Background

Gündelik Dil Felsefesi, Betimleyici Sosyoloji ve Eleştirellik

378

Öte yandan betimleyicilik iddiasının ardındaki olası normatif

yönelimleri gözden kaçırmamak gerekir. Hart, gündelik dil kullanı-

mına dayanarak, John Austin’in kavramları yanlış kullandığını ileri

sürmüştü. Buradaki “yanlışlık” dönemin gündelik dili ile Austin’in

kavramları arasında bir kopukluk bulunduğu iddiası taşımalıdır. Eğer

gündelik dile müracaat edilecekse, Austin’in kavramlarının Hart’ın

yaşadığı dönemin dili ile değil, o zamanın dili ile uyumunu sorgu-

lamak gerekir. Eğer o dönemde hukuka ilişkin yaygın gündelik dilin

genellikle emir modeline yakın oluşu saptanırsa (ki böyle olduğu söy-

lenir), Austin’in Hart’ın ileri sürdüğü anlamda yanlış yaptığı ileri sü-

rülemez. Esasında Austin’in teorisinin, kavramsal yanlışlıktan ziyade,

dönemin hukukta birlik ve kesinlik gerektiren yeni bir ekonomik ve

politik düzen arayışına paralel bir ideolojik unsur taşıdığı söylenebilir.

Hart’ın resmi görevlilerin tavırlarına önemli bir işlev yükleyen teori-

sinin de, kendi döneminde, resmi görevlilerin daha çok yetki kullan-

makta oldukları (teknokrasiyi, bürokratik yönetimi, profesyonelliği

öne çıkaran) refah devletine uygun, dolayısıyla politik vizyon içeren

bir model ürettiği ileri sürülebilir. Hart’ın teorisinde ortaya koyduğu

hukuk düzenini “gelişmiş” toplumlara özgülemesi de bunu gösterir.

Elbette bunu görmek için, sadece teorinin dayandığı pratikleri değil,

teorinin bizatihi kendisini daha geniş tarihsel politik bağlamı içinde

incelemek gerekir.

45

Son olarak, belli bir durumda aynı kelimelerin kullanıldığı sap-

tansa bile, bunun, ifade edilen olgunun aynı dilin kullanıcıları için

aynı biçimde gerçekleşmiş veya onlar tarafından aynı biçimde yo-

rumlanmış olduğu sonucuna ulaştırmayacağını vurgulayalım. Sosyal

faktörler farklı bir yönü göstermekte iken, aynı dilin kullanıldığı sap-

taması ideolojik bir tutumu gizliyor olabilir. Dildeki benzerlik maddi

güçlerde de benzerlik olduğunu göstermez. Yakın tarihte yaşadığımız

Soma faciası sonrasında konuşan maden işçilerinin çoğu, madende ça-

lışmaya zorlanmış olduklarını ve bankalara olan kredi borçlarını, zor-

lanmış (yükümlü kılınmış) olduklarını hissettikleri için ödediklerini

söylediler. Bu durum ülkemizde işçiler için istisnai değildir; aksine

bu genel hissiyat ifadesini nüfusun oldukça büyük kısmını oluşturan

45

Edgeworth, s. 135-137.