Background Image
Previous Page  375 / 497 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 375 / 497 Next Page
Page Background

Gündelik Dil Felsefesi, Betimleyici Sosyoloji ve Eleştirellik

374

Hart tehditle desteklenen emirler yoluyla “yükümlülük” doğma-

yacağını, bu yolla sadece “yükümlü kılınacağını” söylüyordu. İkinci

durumda zorlanma, eylemin öznel nedenini açıklar; ilkinde ise kişinin

öznel inancını önemli saymayan normatif bir açıklama söz konusudur.

Bu demektir ki, kişi kendisi kabul etmese de yükümlülük sahibi olabi-

lir, zira yükümlülük başkalarınca benimsenmiş olan bir sosyal kura-

lın varlığından kaynaklanmaktadır; ama zorlanma durumunda böyle

bir seçenek yoktur. Eğer bir yükümlülük, kişinin öznel inancından

bağımsız biçimde var olabiliyorsa, yukarda sözünü ettiğimiz yargıcın

da, böyle yaptığına inanmasa bile, yükümlülük yaratabileceği söylene-

bilirdi. Önemli olan husus, bu durumda yargıcın davranışının sadece

diğerleriyle benzeştiğinin saptanmış olmasıdır. Ancak Hart, davra-

nışlardaki bu fiili uyum ile bir “kurala” uyum arasında fark gözetir;

ikincisini ayıran, kuralın içsel bakışla benimsenmesidir, yani burada

kuralı rehber kabul eden ve ondan sapmaları eleştiren bir “eleştirel dü-

şünümsel” tutum söz konusudur. O halde bir kuralı kabul etmek, salt

davranışsal uyumdan ibaret değildir. Bu durumda, örnekteki yargıcın

kuralları diğer yargıçlara benzer biçimde uyguluyor olduğunu göste-

ren davranış düzenliliği, o yargıcın bir “kurala uyduğunu” gösterme-

yecektir. Yargıcın kuralı benimsemesinin ardındaki motivasyonların

değişebileceğini, bunların ahlaki bir içerik taşımasının zorunlu olma-

dığını Hart kabul ediyordu; ancak içsel bakışın nedenlerinin değişe-

bilir olmasıyla, içsel bakışın bizatihi kendisinin var olmaması farklı

hususlardır. Sistemin anahtar konumunda bulunan fakat basit sağdu-

yusal durumlar dışında hukukun yükümlülük doğuracağına inan-

mayan bir yargıç veya bir grup yargıç, kuralı benimsemiş sayılamaz,

Hart’ın teorisine uygun olarak yükümlülük sahibi olamaz ve dolayı-

sıyla başkaları için de hukuki yükümlülük yaratamaz. Buna rağmen

hukuk düzeninin varlığını sürdürdüğünden bahsedilirse, hukuk dü-

zeninin olgusal varlığı resmi görevlilerin tanıma kuralını benimsemiş

olmalarından bağımsızlaşmış demektir.

36

Buradaki kaçış yolu “mantıksal” zorunluluğa işaret etmektir.

Hart, resmi görevlilerin eleştirel düşünümsel tavır içinde olmalarını,

bir hukuk sisteminin varlığından bahsedebilmek için mantıksal bir

zorunluluk oluşturduğunu söyler. Başka deyişle, eğer böyle bir ortak

kabullenme tavrı ortada yoksa bir hukuk sisteminin varlığından söz

36

Ehrenberg, s. 103-104.