Background Image
Previous Page  372 / 497 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 372 / 497 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2014 (114)

Saim ÜYE

371

lanıyorlarsa, gündelik dil felsefesinin bizi hukukun gerçeklikte cebir

kullanımından ibaret bulunduğu, en azından onun varlık biçimlerin-

den birinin bu olduğu sonucuna ulaştırması gerekecektir. Böyle bir

olasılığı dışlamak için, teorisyence icat edilenler dışında, hiçbir neden

yoktur.

28

Resmi görevlilerin ikincil kurallara yönelik tavrının sıradan va-

tandaşlardan farklılığını anlatmak üzere Hart, “eleştirellik” kavra-

mına müracaat eder. Vatandaşlar, Hart’a göre, genel olarak birincil

kurallara, diğer olası nedenlerin yanısıra, sadece “kendisi için” de

itaat edebilirler; resmi görevliler ise ikincil kurallara yönelik olarak

“eleştirel düşünümsel” bir tavır sergilerler, yani başka resmi görevli-

lerin de onlara uymalarını beklerler ve sapmaları eleştirirler. Burada

birincil kuralların vatandaşın ne yapacağına ve ne yapamayacağına

dair sınırlayıcılıkları ile ikincil kuralların resmi kişilere yetki verişi

zıt konumlarda bulunur. Diğer yandan Hart, özel hukuk işlemlerine

girişen vatandaşların bu işlemleri düzenleyen yasal kurallara yönelik

durumlarının da “itaat” olarak adlandırılamayacağını söyler. Böylece

birincil kuralların emretmekten ziyade (vasiyetname düzenlemekle il-

gili olanlar gibi) yetki veren kısmı ile resmi görevlileri muhatap alan

(onlara yetki veren) ikincil kurallar ortak bir alana yerleşir. O halde bu

durumlarda sıradan vatandaşların, kendilerine yetki veren kuralları

birer emir olarak değil, birer “ortak davranış standardı” olarak gör-

düklerini düşünebiliriz. Zira Hart resmi görevlilerin ikincil kurallarla

ilgili tavırlarını betimlerken, onların bu kuralları ihlal etmeleri duru-

munda diğerleri tarafından eleştirildiklerini, hatta kararlarının başka

makamlar tarafından hükümsüz sayıldığını belirtir. Ancak aynı du-

rumun özel hukuk işlemi yapan vatandaşlar için de söz konusu oldu-

ğu açıktır. Bir vasiyetname, ilgili kurallara uygun düzenlenmemişse,

potansiyel mirasçıların talebi üzerine hükümsüz sayılabilir. Eğer ilk

durum bir “ortak davranış standardının benimsenmesi” olarak nitele-

niyorsa, ikinci durum da böyle nitelenebilir. Tam bu noktada “eleştirel-

lik” meselesi devreye girer. Eğer bir kuralı “ortak davranış standardı”

yapan şey, başkalarının da ona uymalarının istenmesi, ondan sapma-

ların eleştirilmesi ve hatta yapılan işlemin sonuç doğurmamasının

sağlanması ise, aynı durum özel hukuk işlemlerinde de görüldüğüne

göre, orada da bu anlamda bir eleştirellik söz konusu olmalıdır. Yani

28

Edgeworth, s. 120.