Background Image
Previous Page  427 / 517 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 427 / 517 Next Page
Page Background

İşe İade Davalarında Makul Sürede Yargılanma Hakkı

426

devamında ise “

Bununla birlikte işe iade davalarının başvurucu açısından

taşıdığı değer ile davanın kısa sürede bitirilmesindeki başvurucunun kişisel

yararı göz önüne alındığında bu davaların süre yönünden diğer davalarla aynı

nitelikte olduğu da söylenemez

.” diyerek davanın niteliğinin makul süre

incelemesinde diğer davalara nazaran daha hassas inceleme gerektir-

diği vurgulanmıştır.

Kararda daha sonra davanın koşulları incelenmiş ve davanın üç

yıl beş ay sürmesinin ilk derece mahkemesinde bilirkişi raporu alın-

ması aşamasında talimat yazılması ve bilirkişiye ulaşılamaması nede-

niyle altı buçuk ay, Yargıtay aşamasında ise dosyanın görevsizlik kara-

rıyla hukuk daireleri arasında gidip gelmesiyle 16 buçuk ay geçtiği ve

en son inceleme yapan dairenin dosyadaki eksiklik nedeniyle dosyayı

ilk derece mahkemesine geri göndermesiyle de iki ay daha süre geçtiği

tespit edilmiştir.

Kararda davanın karmaşık olmadığı, tanık sayısının çok olmadığı,

başvurucunun tutumunun davanın uzamasına etkisinin bulunmadığı

tespiti yapılarak, “

İlk derece mahkemeleri ile temyiz incelemesi yapan yüksek

mahkemelerin dava türlerine göre iş bölümü yapmaları yargıda uzmanlaşma

sağlayarak ve uyuşmazlıkların çözümünü hızlandırarak yargının etkinliğini

ve etkililiğini arttıran önemli bir unsurdur. Bu çerçevede uyuşmazlıkları hızlı

ve hakkaniyete uygun bir biçimde karara bağlayacak yargı sistemi kurmak is-

teyen devletin iyi bir iş bölümü ve etkin bir organizasyon kurma konusunda

gerekli tedbirleri almasının devletin asli görevleri arasında olduğu açıktır. Bu

nedenle meydana gelen aksamalarla oluşan gecikmelerin davanın taraflarına

yükletilmesi mümkün değildir

.” denmiştir. Bu hükümle devletin yargıda

iyi bir iş bölümü organizasyonu kurarak ve uzmanlaşmayı sağlayarak

etkinliği ve verimliliği arttırmak şeklinde pozitif bir yükümlülüğü ol-

duğuna karar verilmiştir.

Yargıtay hukuk davaları uygulamasında Yargıtay’ın her yıl dairele-

rin uzmanlık alanlarını belirlemesi, mahkemelerin dosyayı doğrudan

ilgili gördükleri daireye göndermeleri ve önemli oranda hatalı daireye

dosya havalesi nedeniyle temyiz sürecinde zaman kaybı yaşandığı göz

önünde bulundurulduğunda, iş bölümü ve organizasyon konusundaki

tespit ve uyarının önemi daha iyi anlaşılacaktır. Bu konuda Yargıtay’da

hukuk daireleri için bir ön büro kurularak dosyaların doğru daireye

havalesi görevi verilmesi bir çözüm olarak düşünülebilir.