

İşe İade Davalarında Makul Sürede Yargılanma Hakkı
426
devamında ise “
Bununla birlikte işe iade davalarının başvurucu açısından
taşıdığı değer ile davanın kısa sürede bitirilmesindeki başvurucunun kişisel
yararı göz önüne alındığında bu davaların süre yönünden diğer davalarla aynı
nitelikte olduğu da söylenemez
.” diyerek davanın niteliğinin makul süre
incelemesinde diğer davalara nazaran daha hassas inceleme gerektir-
diği vurgulanmıştır.
Kararda daha sonra davanın koşulları incelenmiş ve davanın üç
yıl beş ay sürmesinin ilk derece mahkemesinde bilirkişi raporu alın-
ması aşamasında talimat yazılması ve bilirkişiye ulaşılamaması nede-
niyle altı buçuk ay, Yargıtay aşamasında ise dosyanın görevsizlik kara-
rıyla hukuk daireleri arasında gidip gelmesiyle 16 buçuk ay geçtiği ve
en son inceleme yapan dairenin dosyadaki eksiklik nedeniyle dosyayı
ilk derece mahkemesine geri göndermesiyle de iki ay daha süre geçtiği
tespit edilmiştir.
Kararda davanın karmaşık olmadığı, tanık sayısının çok olmadığı,
başvurucunun tutumunun davanın uzamasına etkisinin bulunmadığı
tespiti yapılarak, “
İlk derece mahkemeleri ile temyiz incelemesi yapan yüksek
mahkemelerin dava türlerine göre iş bölümü yapmaları yargıda uzmanlaşma
sağlayarak ve uyuşmazlıkların çözümünü hızlandırarak yargının etkinliğini
ve etkililiğini arttıran önemli bir unsurdur. Bu çerçevede uyuşmazlıkları hızlı
ve hakkaniyete uygun bir biçimde karara bağlayacak yargı sistemi kurmak is-
teyen devletin iyi bir iş bölümü ve etkin bir organizasyon kurma konusunda
gerekli tedbirleri almasının devletin asli görevleri arasında olduğu açıktır. Bu
nedenle meydana gelen aksamalarla oluşan gecikmelerin davanın taraflarına
yükletilmesi mümkün değildir
.” denmiştir. Bu hükümle devletin yargıda
iyi bir iş bölümü organizasyonu kurarak ve uzmanlaşmayı sağlayarak
etkinliği ve verimliliği arttırmak şeklinde pozitif bir yükümlülüğü ol-
duğuna karar verilmiştir.
Yargıtay hukuk davaları uygulamasında Yargıtay’ın her yıl dairele-
rin uzmanlık alanlarını belirlemesi, mahkemelerin dosyayı doğrudan
ilgili gördükleri daireye göndermeleri ve önemli oranda hatalı daireye
dosya havalesi nedeniyle temyiz sürecinde zaman kaybı yaşandığı göz
önünde bulundurulduğunda, iş bölümü ve organizasyon konusundaki
tespit ve uyarının önemi daha iyi anlaşılacaktır. Bu konuda Yargıtay’da
hukuk daireleri için bir ön büro kurularak dosyaların doğru daireye
havalesi görevi verilmesi bir çözüm olarak düşünülebilir.