Background Image
Previous Page  298 / 453 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 298 / 453 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2015 (117)

Doğukan ALGAN

297

maliyeti üstlenmiş vaziyettedirler.

30

Kredi kartının bir ödeme aracı ol-

ması haricinde kredi sağlama işlevini de barındırması üstlenilen riskin

hukuki ilişkideki somut görünümü olarak tezahür etmektedir. Dolayı-

sıyla taraflar arasındaki edim dengesi dikkate alındığında, bankanın

kredi kartı üyelik aidatı adı altında talep etmiş olduğu ücrete ilişkin

sözleşme hükmünün haksız şart teşkil ettiğini söylemek güçtür.

31

30

Kuntalp, Banka, s. 87 vd.

31

“Öte yandan sözleşmede üyelik ücreti alınacağının kararlaştırıldığı da sabittir.

Davacı, davalıya ait kredi kartını kullanması nedeniyle, davalı banka tarafından

bildirilen ücreti, sözleşmede hüküm olsun ya da olmasın ödemekle yükümlüdür.

Bir başka deyişle, davalı banka üyelik ücreti ödenmeden kart verme yükümlü-

lüğünde olmayıp, sözleşmedeki buna dair kararlarında haksız şart niteliğinde

bulunmamaktadır” 13. HD., 05.04.2011, 2010/13722, 2011/5258

(www.legalbank

.

net); “Sözleşme özgürlüğü yasalarca güvence altına alınmış olup, bu özgürlüğün

ancak kamu yararı ile sınırlandırılabileceği kabul edilmiştir. Kural olarak herkes

dilediği sözleşmeyi yapmakta serbest olduğu gibi, istemediği bir sözleşmeyi sür-

dürmek zorunda da değildir. Bunun istisnası “iltihaki sözleşmeler” olarak adlan-

dırılan kamu hizmeti görmekte olan (Elektrik, su işletmeleri gibi) kamu idare ve

müesseseleri ile bunlardan hizmet alan şahıslar arasında kurulan sözleşmelerdir.

Bu tür sözleşmelerde kamu idare ve müesseseleri kâr amacından ziyade kamu

hizmeti görmekle yükümlü olduklarından talep eden her şahısla sözleşme yapma

zorunlulukları vardır. Bankalar bunun aksine kâr amacıyla kurulan müesseseler-

dir. Bu yüzden gördükleri hizmetin karşılığını da isteyebilirler. Ayrıca çok sayıda

banka bulunduğuna göre de, davacı kendi yükümlülüklerini yerine getirmek kay-

dıyla dilediği bankadan kredi kartı kullanma imkânına da sahiptir. Bu durumda

davacı ile davalı banka arasındaki sözleşmenin iltihaki bir sözleşme olmadığının

kabulü gerekir. Bankalar gördükleri hizmetin uygun bir karşılığını istemek hak-

kına sahiptir. Kredi kartı hizmetinin banka için riski bulunduğu gibi bir maliyeti

de bulunmaktadır. Bankanın bu maliyeti kredi kartı kullanıcılarına yansıtması

doğaldır. Bankaların 5464 sayılı Yasa`nın 25. maddesi gereğince belirledikleri bu

ücreti kart kullanıcılarından istediklerinde, bunu ödemeye yanaşmayan kişiler-

le sözleşme yapmaya zorlanamayacakları gibi, mevcut sözleşmeleri de bundan

sonra sürdürmeye zorlanamazlar. Taraflar arasında mevcut sözleşme hükümleri-

ne göre davalı bankanın davacıdan üyelik ücreti isteminin kabul edilmemesi ne-

deniyle sözleşme özgürlüğü çerçevesinde aralarındaki sözleşmeyi feshetmesi ve

kredi kartını kullanıma kapatmasına engel bir hüküm de bulunmamaktadır. Bu

durumda davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle yazılı

şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir

13. HD.,

07.02.2011, 2010/3958, 2011/1717

(www.legalbank.net

); Aksi yöndeki kararlar

için bkz.: “Somut uyuşmazlıkta olduğu gibi haksız şart niteliğinde olduğu kabul

edilen ve tüketiciden kredi kartı ücreti, kredi kartı aidatı vb. isimler altında alınan

bedelleri tüketicinin bir süre ödemesi, sözleşmedeki haksız şarta icazet verdiği ve

bundan sonra da ödemeye devam edeceği anlamına gelmez. Kredi kartı hamili

belli bir süre ödeme yaptıktan sonra, haksız şart niteliğinde olan sözleşme hükmü-

ne uygulanması gereken ‘‘haksız şartın bağlayıcı olmayacağına’‘ ilişkin müeyyide

gereği talepte bulunabilir. Hal böyle olunca tüketici haksız şart niteliğinde olan

kredi kartı aidatını bir süre ödedikten sonra gelecek dönemler için sözleşmedeki

hükmün haksız şart olması nedeniyle ileriye yönelik olarak talepte bulunabileceği