Background Image
Previous Page  94 / 453 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 94 / 453 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2015 (117)

Cansu KOÇ

93

yan yönü bu bakımdan da oldukça önemlidir. Roma hukuku günü-

müz hukukunun temellerini atmıştır. Res publica halkın mülküdür ve

devlet ile yurttaş arasındaki ilişki, mülkiyet esas alınarak kavramsal-

laştırılır. Bu, yurttaşlık, egemenlik ve yurttaş haklarında, günümüzde

de ifadesini bulan bir anlayış olarak yerleşmiştir.

5

Evrensel devlet dü-

şüncesi ve bireyin önemi ile Roma’nın genişlemeye dayalı emperyalist

karakteri örtüşmüştür. Roma İmparatorluk döneminde her ne kadar

senato rolünü korunmuş olsa da en önemli, hatta tek önemli siyasal

aktör imparatordur.

6

Yaşanan kamu-özel karşıtlığı Ortaçağ’a gelindiğinde sona erer;

zira bu dönemde iktidarın kendisinin kamusal temsiliyeti söz konusu-

dur ve bu temsil, milletin ya da bir seçmen kitlesinin temsil edilmesi

şeklinde olmaz, aksine şahsa indirgenmiş (ancak burada feodal bey,

kendisini yüksek iktidar sahibi olarak sunardı) bir “temsili kamusal

alan” vardır. Aslında var olmayan (bundan dolayı temsili) kamusal

alan doğrudan ve sadece yöneticinin varlığına bağlıdır.

7

Dikkat çek-

mek gerekir ki şahsileştirilmenin kamusal alan üzerindeki yıkıcı et-

kisi feodal düzende kendisini açıkça göstermiştir. Bu, günümüzdeki

neo-liberal anlayışı (ya da bu ortamın yarattığı yanılgıyı) okumak açı-

sından ayrıca önem taşımaktadır.

Feodalitenin çözülmesiyle beraber, bireyin kamusal anlayışı deği-

şim göstermiştir. Feodal düzenin yerini ulusal ve bölgesel devletlerin

almasıyla daha önce kamusal otoritenin karşısında pasif olarak ko-

numlananlar arasındaki ilişki dolayısıyla değişmiştir. Kamusal otori-

te; prens ya da onun sarayı anlamına gelen kamusal bir maske olmak-

tan uzaklaşmış, kendisine verilen yetki uyarınca oluşmuş bir kurum

ortaya çıkmıştır. Kamusal otoriteyi yetkilendiren ve bu şekilde onun

tarafından idare edilmeye başlayan bireyler ise “kamusal gövdeyi”

oluşturmuşlardır.

8

İdare eden ve idare edilen, kamusal rolleriyle varlık

kazanmıştır. Böylece Antik Yunan’ın yüce polisi içinde eriyen birey

ya da prens ve sarayı işaret eden temsili kamusal alandan farklı, bir-

birinden ayrışmış iki alandan söz etmek mümkün hale gelir: Burjuva

5

A.e., sf.189-195.

6

A.e., sf.187-188.

7

Jürgen Habermas, “Kamusal Alan”, Kamusal Alan, Ed. Meral Özbek, Hil Yay.,

İstanbul, 2010, sf.97.

8

A.e., sf.98.