

Yargıda Yetkinlik / Kemâlât Kriterleri
400
Nasıl ki gittiğimiz ve en fazla 1 veya 1,5 saat ayırdığımız bir lokan-
tada /restoranda 10 dakika sonra servisi gereken bir ürünün /yeme-
ğin 50 veya 75 dakika sonra /gecikerek /çok tehirli veya soğumuş veya
tadı kaçmış şekilde hazır edilmesi ağır bir hizmet / servis kusuru ise,
bizim de yargı olarak açılan bir davayı uzun yıllar boyunca bitirme-
memiz /sonuçlandırmamamız aynı şekilde ağır bir hizmet kusurudur.
Bir Culpa Lata’dır. Bunun bir Culpa Levis olarak görülmesi / algılan-
ması meseleyi hafife almak veya görmezden gelmekle eş anlamlıdır.
Görevi; a) Hâli (ceza hukukunda suçu, medeni hukukta nizaı) sap-
tamak /tespit etmek ve b) Hemen akabinde halletmek /herkese hakkı-
nı (cezada; suçlu-suçsuz, hukukta; haklı-haksız) vermek olan hâkimin
davayı uzatarak bizzat başka bir negatif hâle neden olması makul de-
ğildir. Bu hâl de asla Adalet / Nesafet / Hakkaniyete uygun değildir.
Hâkim-hâl ilişkisine dair en bariz ve kuvvetli evrak /belge /senet
/vesika /delil / dayanak /mesnet /kanıt bizzat hâlin metne dökülmüş
hâlidir; arzuhâldir. Belki orijinal /saf / ilk hâli ile arz-ı hâldir. (Burada
arzuhâl kelimesinden kasıt dava dilekçesi olup kavram bu anlamda
kullanılmıştır.)
Belli bir ana /mekâna /tavra /davranışa /fiile /fiilsizliğe tabir-i
diğerle hâle ait yargılama yapan hâkimin hâle dair gerekli /beklenen
/verilmesi gereken hükmü süratle ve isabetle kurmaması, adaleti ge-
ciktirmesi, adaletin taraflarca geciktirilmesine alet olması ve sırf bun-
dan dolayı (haklının hakkına kavuşamaması, haksızın haksızlığına /
durumdan nemalanmasına devamı ile) oluşan mağduriyeti /mazlu-
miyeti /felaketi /sefaleti /helaketi diğer deyimle MENFİ HÂLİ gör-
memesi /öngörmemesi /engellememesi akla /izana /mizana /insafa
/vicdana adalete / hakkaniyete /nesafete sığmaz ve tüm bu kavram-
lara, hâkimlik mesleğinin özüne ve eşyanın tabiatına aykırıdır diye
değerlendirilmektedir.
Makul süre ihlali nedeniyle haklının sefaleti /felaketi rağmına ve
/veya üzerine inşa edilen bir ‘Saadet ortamının!’ sebeb-i müsebbibi ol-
mak Türk Yargısı için hoş görülebilir / tolere edilebilir affedilebilir bir
hâl olmasa gerek diye düşünülmektedir.
Bir davada / dosyada prensip doğru /isabetli karar vermektir. An-
cak her halde, her hâlükârda ‘hâllice, hâlince ve kârlıca’ (yani ki yani