Background Image
Previous Page  315 / 617 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 315 / 617 Next Page
Page Background

KKTC’deki Kişilik Hakları İhlallerinin Medya-Sermaye İlişkileri Perspektifinden Değerlendirilmesi ...

314

yını yapan, halkın isteklerini ve çıkarlarını göz ardı eden bir ana akım

medya tablosu çıkmaktadır. Bu duruma en yakın örnek olarak, Koalis-

yon Güçleri ile Irak Devleti arasında yakın zamana kadar süren savaşta

görev yapan bazı görsel ve işitsel iletişim kuruluşlarını gösterebiliriz.

Liberal öğretinin ana vatanı olarak kabul edilen ve her zaman basın

özgürlüğünden, iletişim özgürlüğünden bahseden ve hatta bu konuda

Türkiye Cumhuriyeti’ni defalarca uyaran A.B.D. medyası, savaşla ilgili

haberleri kendi toplumuna tarafsız bir şekilde yayımlamayarak sınıfta

kalmıştır. Üstelik A.B.D ve İngiltere medyasının yaptığı bu taraflı ya-

yınlar bütün dünya kamuoyunu etkilemektedirler. Bunun sebebi de,

bu iletişim kuruluşlarının ellerinde bulunan çok geniş imkanlardan

diğer iletişim kuruluşlarının da faydalanmaları ve bu iletişim kuru-

luşlarına bağlı ajanslardan çıkan haberleri kendilerine referans alma-

larıdır.

Bu durumun, baskın ideolojinin sesinden başka bir ses olmayan,

sürekli halkın beynini yıkayıp onu yönlendiren ve kitlelerin bu sesi

sürekli dinlemelerinden dolayı onu kendi sesleri zannetmelerine ne-

den olan otoriter ve totaliter rejimlerdeki görsel ve işitsel iletişim an-

layışından pratik açıdan bir farkı yoktur.

10

Yani, nasıl otoriter ve tota-

liter rejimlerde devletin kontrolü altında olan görsel ve işitsel iletişime

farklı bir işlev yüklenmesi sonucu ortaya çıkıyorsa, kapitalist pazar

ekonomisinin hâkim olduğu sistemlerde de oligopolleşmiş görsel ve

işitsel iletişim alanı benzer sonuçları doğurmaktadır.

Böyle bir görsel ve işitsel iletişim ortamında, egemen güçlerin iz-

leyicilere sundukları ve kendi çıkarlarını temsil eden siyasi, ekonomik

veya kültürel seçenekler arasından seçim yapma olanağının herkese

tanınmasının özgür irade ve özgür seçimle uzaktan yakından bir iliş-

kisi yoktur. Aslında burada bir düşünsel tekelden söz edilmesi müm-

kündür. Tabiî düşünsel tekelin sadece tekelci veya oligopolistik medya

ortamında mevcut olduğunu söylemek de tam olarak doğruyu ifade

etmeyebilir. Daha önce de değinildiği üzere, tekelci veya oligopolistik

olmayan medya sistemlerinde de medya kuruluşları üzerinde hâkim

bir gücün etkin olması durumunda düşünsel tekel ortaya çıkabilir.

10

Niyazi Öktem, “İletişimÖzgürlüğü”, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi,

C.XI

, S.7, 1992-1993,s.163; Konca Yumlu, “İletişim Alanındaki Teknolojik Gelişme-

ler, Demokratikleşme ve Tekelleşme”, Düşünceler, Yıl9, S.8, İzmir, Şubat 95, s.17.