Background Image
Previous Page  599 / 617 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 599 / 617 Next Page
Page Background

Hukuka Rağmen Kanun, Hâkimin Direnme Hakkı ya da Radbruch Formülünü Hatırlamak

598

- Kurallar, onlardan etkilenecek kişilerin güvenini sarsacak şekilde

sık sık değiştirilmemelidir (süreklilik/istikrar). Kuralların, insan-

ların davranışlarını ayarlayamayacak kadar sık değiştirilmemesi

gerektiğini ifade ederken, hiç değişmemesi gerektiğini ya da uzun

bir süre değişmemesi gerektiğini ileri sürmez. Kuralların, zaman

içinde istikrar sağlamaya elverişli olmasını ifade eder.

-

Kurallar, dile getirilişlerine uygun biçimde uygulamaya dökülmeli-

dir (resmî eylemler ile ilan edilen kuralların örtüşmesi). Kurallar ile

kuralların fiilen uygulaması arasında uyum olması gerekir. Yorum

yanlışlıkları, hukuka erişememe, hukuk sisteminin bütününe iliş-

kin kavrayış yokluğu, rüşvet, önyargı, kayıtsızlık, vurdumduymaz-

lık ve kişisel güç, kuralın içeriği ile uygulaması arasındaki uyumu

bozan, hukukun içsel ahlakına zarar veren bazı durumlardır.

Kural ile uygulama arasında uyumu sağlamanın en önemli ara-

cı, yorumdur. Hakimler, kuralları kendi beğenilerine ya da kuralla-

rın anlamsız lafzına göre değil, uygun yorum ilkelerine sadık kalarak

uygulamalıdır. Uygun yorumu yapmak için tarafsızlığın sağlanması

gerekir.

Fuller’in hukukun içsel ahlakı olarak savunduğu ilkeler, ahlakla

ilgisi olmadığı, hukuk devleti/hukukun üstünlüğü ilkeleri, amaçları

gerçekleştirme açısından hukuku iyi-kötü şeklinde niteleyebilmek için

geliştirilmiş etkililik kuralları olduğu gerekçesiyle eleştirilmiştir. H.L

Hart’a

göre bu ilkeler, iyi

zanaatkarlığın ilkeleri gibidir. Marangozluğun

ilkeleri, marangozun ne yaptığı ile ilgilenmez. Sadece nasıl yapması

gerektiği ile ilgilenir. Marangozluğun ilkeleri, marangoza sandalye ya

da işkence aleti yapıp yapmaması gerektiğini söylemez. Ancak yap-

ması gereken aletleri nasıl yapması gerektiğini söyler. Fuller, amaçsal

faaliyetler ile ahlaki ilkeleri birbirine karıştırmıştır. Yapılacak şeyin

amaçsal ilkeleri, ahlaki ilkeler olarak nitelendirilemez. Birisini zehir-

leyerek öldürme de amaçsal bir faaliyettir. Bu faaliyetin başarıya ula-

şabilmesi için kendine özgü bir kısım ilkelerin takip edilmesi gerekir;

zehirin

güçlü olması, kokusunun bulunmaması gibi. Bu ilkeler, faaliyeti başa-

rıya ulaştıracak ilkelerdir. Bu ilkeler, bir amacı başarıya ulaştırmada etkili ise

de, ahlaki ilkeler olarak nitelendirilmeleri mümkün değildir

.

64

64

Aktaş, s. 43