

TBB Dergisi 2015 (121)
Gökhan Yaşar DURAN
221
rüşvet suçunun oluşmayacağı kabul edilmektedir.
58
Ancak, öğretide,
yararın sağlanması veya vaadin yerine getirilmesinin belli bir şartın
gerçekleşmesine bağlı tutulmuş olması durumunda da rüşvet suçu-
nun oluşacağı kabul edilmektedir.
59
Kanaatimizce rüşvet suçunun teh-
like suçu olarak kabulü halinde anlaşmanın şarta bağlı olarak yapıl-
ması suçun oluşumuna engel değildir.
Son olarak eğer rüşvet anlaşması yapıldığı hususunda yeterli delil
yoksa bu durumda rüşvet suçu oluşmayacaktır.
60
58
Bkz. Yarg. CGK’nın 4.5.1987 t. ve 600/245 sayılı kararı. Kararda “rüşvet sözleş-
mesinin konusu, işin yapılması veya yapılmaması olduğundan, şarta bağlı rüşvet
sözleşmesi yapılamaz, Zira şart gerçekleşmezse rüşvet, sözleşme gereği yerine
getirilemeyecektir. Başka bir deyişle anlaşma konusu ortadan kalkacaktır” denil-
mektedir (Baytemir, s.356).
59
Baytemir, s.356.
60
“Daha önce seri numaraları alınmış olan 8 adet yirmi milyon TL.nin sanığın ka-
muflaj elbisesinin üst cebinden çıktığı, bu parayı J.Er.M.C.nin sanığa verdiği, bu
durumun da suçüstü işlemi tutanağı ile tespit edildiğinde tereddüt bulunmamak-
tadır. Ancak bu parayı sanığın neden aldığı konusunda, J.Er.M.C’nin beyanından
başka bir delil bulunmadığı gibi, sanığın parayı alma sebebi olarak belirtilen er-
ken terhise gönderme gibi usulsüz işlemleri yaygın olarak yaptığına dair başka-
ca da bir delil yoktur…Ancak J.Er.M.C’nin şikayet dilekçesinin sanığı ve bölük
komutanı ile bölük idari işler astsubayını da kapsadığı bunlar hakkında sonucu
dosyadan anlaşılmakla birlikte bir soruşturma başlatılmıştır. Müsnet suçun ka-
nuni unsurunun ve sanığın suç kastının tespiti bakımından bu soruşturmadaki
yazılı ve sözlü delillerin önemli olduğu değerlendirildiğinden, eksik soruşturma
nedeniyle mahkumiyet hükmünün bozulması yoluna gidilmiştir” (As.Yrg.1.D.
4.7.2007, E.2007/1449, K.2007/1446, Koç, s.697-698);“Sanığın, Kuzey Deniz Saha
Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nce E. E. hakkında çıkarılan gıyabı tevkif müzek-
keresini infaz etmemesi karşılığında kızı T. ’ye burs adı altında gönderilen 695.
000. 000 lirayı rüşvet olarak aldığı kabul edilerek hükümlülüğüne karar verilmişse
de, banka kayıtlarına göre sanığın kızının Ankara’daki banka hesabına para gön-
derilmeye 16. 11. 1994 tarihinde başlandığı, buna karşılık Askeri Mahkeme’nin
gıyabi tevkif müzekkeresinin infazına ilişkin yazının Bursa İl Emniyet Müdürlü-
ğüne ilk olarak 2.2.1996 geliş tarihi itibariyle kayıt edildiği nazara alındığında, bu
paraların gıyabı tevkif müzekkeresinin infaz edilmemesi karşılığında yapılmış bir
rüşvet anlaşması sonucunda alındığını kabul etmenin aradaki zaman farkı itiba-
riyle mümkün olamayacağı, daha sonrada sanık ile E. E. arasında bu konuda bir
rüşvet anlaşması yapıldığına dair başkaca da kanıt bulunmadığı, ancak, suç tari-
hinde İl emniyet müdürü olarak önemli bir görev ifa eden sanığın E. E. ’den yük-
sek tutarda parasal yardım kabul edip alması ve bunu uzun bir süre sürdürmesi-
nin TCK’nın 240. maddesine uyan görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğu
ve bu suçtan cezalandırılması gerekir ise de, keza sanığın İzmir Emniyet Müdürü
olarak görevli iken açtırdığı banka hesabına muhtelif defalar para yatırması ve
Bursa’da emniyet müdürü olarak görev yaptığı sırada E.E.’in uçağını kullanarak
muhtelif yerlere gitmesinden dolayı ayrı ayrı görevi kötüye kullanma suçlarından
hükümlendirilmesi; (Uygulama: TCK’nın 212/2, 219/1-son, 240/1-son, 80, 59,
647 sayılı Kanun’un 4.)”
(5.CD,E:2001/7094;K: 2002/1270; 6.3.2002)” “(Baytemir,