

TBB Dergisi 2015 (121)
A. Savaş DEMİRCAN
285
ne şekilde biçimlendirileceğini adı geçen ilkeler çerçevesinde değer-
lendirmek gerekmektedir. Mali gücü hiç temsil etmeyen veya zayıf
bir mali gücü temsil eden harcamaların günümüzde ki mal ve hizmet
çeşitliliği karşısında tamamen vergi dışı bırakılması ya da düşük bir
vergi oranına tabi tutulması kuşkusuz ki kabul edilemez. Çünkü o ka-
dar geniş yelpaze de mal ve hizmet vardır ki; örnek vermek gerekirse
10 TL ‘den 600 TL’ ye kadar çok geniş bir yelpazede peynir çeşidi oldu-
ğunu görüyoruz. Dolayısıyla ikisi arasında bir ayırım yapmak gerek-
mektedir. Yapılması gereken konuyu matrah ile tamamlamaktır.
17
Gıda harcamaları gibi belli konularda doğrudan vergi dışında tut-
mak yerine bir denetim yapılması gerekmektedir. Zira son derece lüks
kabul edilecek bir tüketim söz konusu ise bu durumda zorunluluktan
çıkılması durumu söz konusudur. Dolayısıyla üst bir tarifenin uygu-
lanması gerekmektedir. KDV’nin verginin mali güçle orantılı olması
gerektiği ilkesi belli bir tarife yapısına uygunluğu emretmiyor mu
konusuna dönecek olursak şunu ifade etmek gerekmektedir; bir defa
artan oranlı tarife uygulayabilmek mümkün değildir. Çünkü artan
oranlı tarife uygulandığı takdirde KDV’nin mali gücü zayıf kesimler
üzerinde ki negatif etkisini çok daha fazla güçlenmesine sebep oluna-
caktır. Dolayısıyla bu eylemin tamamen dışarıda kalması gerekmekte-
dir. Yapılması gereken, istisnalar ile desteklenmiş ve bu tür konuları
düşük oranlar ile vergilendirmek birden fazla tek oranın uygulanmak-
ta olduğu bir sistemin söz konusu olması gerektiğidir. Vergi oranı ko-
nusuna gelecek olursak, vergi oranı verginin mali güçle orantılı olma
konusu ile ilgili değildir. Vergi oranları başta mülkiyet hakkı olmak
üzere birçok alan ile ilgili olmak ile beraber hangi noktadan itibaren
mülkiyet hakkını ihlal etmektedir? Bu çerçevede değerlendirilmesi ge-
reken bir konudur.
18
Nitekim TC 1982 Anayasası’nın 35. maddesinde ise mülkiyet hakkı
güvence altına alınmıştır. Zira anayasa mahkemesi bir kararında “
Ge-
rek kişi gerek devlet yönünden, alacağının zamanında ödenmeme-
si halinde, ekonomik varlıkta enflasyon sebebiyle azalma olmakta,
bir nevi mülkiyet hakkı zarara uğramakta ve bu zarar faizle telafi
edilmektedir. Hal böyle olunca da mükellefe aylar yıllar sonra iade
edilen vergiye faiz işletilmemesi veya vade tarihinden sonraki dö-
17
Yavaşlar
18
Yavaşlar