Previous Page  418 / 473 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 418 / 473 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2015 (121)

E. İrem AKI

417

rülse de AİHM, olayların meydana geldiği dönemde ilgili şahısların, istedik-

leri takdirde, Kürtçe ad ve soyadı taşıma imkanına sahip oldukları sonucuna

varmaktadır. Bununla birlikte AİHM, her ne olursa olsun istenilen ismin,

1353 sayılı Kanun gereğince, ulusal alfabe kurallarına göre yazılması gerek-

tiği kanaatindedir

.”

56

Dolayısıyla, AİHM her ne kadar Kürtçe harfler içeren adların

kullanılmasına ilişkin başvuruyu reddetmiş olsa da, Yargıtay tara-

fından verilen kararlar ve Nüfus Kanunu

57

’nda yapılan değişikler

çerçevesinde, Türkiye’de Kürtçe isim alınabileceğini kararında vur-

gulamaktadır. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi’nin, AİHM’in dev-

letlerin bu konuda takdir hakkına sahip olduğunu belirtip, konu

üzerinde durmaması eleştirilmesi gereken bir diğer husustur. Kaldı

ki Tolga Şirin’in de belirttiği gibi “

Bu konuda devletlerin bu hakların sı-

nırlanabilmesi konusunda takdir yetkisi olduğu kabul edilse de, İnsan Hak-

ları Sözleşmesi asgari bir standarttır ve Sözleşme’ye taraf devletler, bu hakkı

geliştirmekle yükümlüdür

.”

58

Ayrıca, karşı oy yazılarında Her Türlü Irk Ayrımcılığının Önlen-

mesine İlişkin Sözleşmeye yer verilirken, Anayasa Mahkemesi’nin bu

metne yer vermemesi de ayrı bir eksikliktir. Her Türlü Irk Ayrımcılı-

ğının Önlenmesine İlişkin Sözleşme’nin 1. maddesi ırk ayrımcılığını

tanımlamaktadır: “

‘Irk ayrımcılığı’ terimi, siyasî, ekonomik, sosyal, kül-

türel veya toplumsal yaşamın herhangi bir alanında, insan hakları ve temel

özgürlüklerin tanınmasını, uygulanmasını, bu hak ve özgürlüklerden yarar-

lanılmasını ortadan kaldırmak veya zayıflatmak amacına ya da etkisine yö-

nelik, ırk, renk, soy ya da ulusal veya etnik kökene dayalı her türlü ayrım,

56

Kemal Taşkın ve Diğerleri/Türkiye, s.10.

57

2003 yılında 4928 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Ka-

nun” da Nüfus Kanunu’nun 16.maddesindeki “milli kültürümüze” ifadesi kal-

dırılmıştır. Maddenin yeni hali şu şekildeydi: “Ancak ahlâk kurallarına uygun

düşmeyen veya kamuoyunu inciten adlar konulmaz, doğan çocuk babasının, ev-

lilik dışında doğmuş ise anasının soyadını alır.” Bununla birlikte Nüfus Kanunu

29.4.2006 tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu tarafından yürürlükten

kaldırılmıştır. Nüfus Hizmetleri Kanunu’nda, mülga Kanun’un 16.maddesine pa-

ralel bir düzenleme yer almamaktadır. Ekşi, Vatandaşlık Hukukumuzda Türkçe

Olmayan Ad ve Soyadı Meselesi, s.71, dipnot 82.

58

http://www.bianet.org/bianet/azinliklar/131687-anayasa-mahkemesi-nin-soy-

ile-imtihani, Erişim tarihi: 21.06.2015.