Previous Page  188 / 473 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 188 / 473 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2016 (122)

D. Çiğdem SEVER

187

başvurucunun on ay önce temyiz başvurusunda bulunmuş olmasına

karşın henüz herhangi bir karar verilmemesini vurgulamış ve makul

bir süre aştığından bireysel başvuru yapabileceğine karar vermiştir.

Mahkemenin aynı kararında bu kişinin sağlık durumuyla ilgili yakın

tarihlerde bir rapor alınmadığı ve kişinin kendi talebiyle bu raporu

almanın güçlüğü ortadayken bunun sadece başvuranın yükümlülü-

ğü olarak saptaması yerinde değildir. Ayrıca, iki kararın ortak sorun-

larından biri AİHM’in yukarıda da değinilen Gülay Çetin davasında

işaret edilen ve ağır hastalık durumunda tutuklularla hükümlüler ara-

sındaki farklılığın ve tutuklular bakımından özel bir düzenleme olma-

masına ilişkin soruna değinmemiş olmalarıdır. AİHM’in bu kararında

tutuklularla hükümlüler arasındaki bu farklı durumun ayrımcılık ya-

sağı bakımından da ihlal olarak değerlendirmesi dikkate alınması ge-

reken bir konudur. Mahkeme bu konunun açıkça düzenlenmediğini,

ancak mahkemelerin tutukluluğa ilişkin değerlendirmesinde sağlık

koşullarını dikkate alabileceğini belirtmekle yetinmiştir.

Hapishanelerdeki özgürlük sınırlandırmalarının daha yoğun

ve çeşitli olması nedeniyle hapsedilenlerin bireysel başvurularında

isimsiz özgürlüklerin daha fazla gündeme gelmesi muhtemeldir. Ör-

neğin, mahkemenin önüne gelen başvurulardan biri sohbet hakkına

dayandırılmıştır. Turan Günana başvurusunda

138

tutuklu olarak kal-

dığı yüksek güvenlikli ceza infaz kurumunda ortak etkinlikler kap-

samında sohbet için bir araya gelme süresinin aylık beş saat olarak

belirlenmesinin sohbet hakkını ölçüsüz biçimde sınırladığını, yakla-

şık beş aydır sadece on yedi buçuk saat sohbet imkânı sağlandığını

iddia etmiştir. Başvuruda Adalet Bakanlığı Genelgesinde haftada

azami on saat olarak belirlenen sohbet imkânının aylık beş saate indi-

rildiğine dayanılmıştır. Mahkeme başvurucunun 38. maddeye dayan-

masına karşılık, isabetli biçimde isimsiz özgürlükleri kapsayabilecek

bir hüküm olan AİHS 3. maddeye aykırılıktan incelemiştir. Mahkeme,

cezalandırma kapsamında belli ölçüde yalnız bırakmanın tek başı-

na kötü muamele oluşturmayacağını ve kişinin tek iletişim aracının

bu yol olmadığını, bu bakımdan kötü muamele bakımından gerekli

ağırlık eşiğinin aşılmadığı gerekçesiyle Anayasa’nın 17/3. maddesinin

ihlal edilmediğine karar vermiştir. Kararda dikkat çeken konular-

138

AYM, Birinci Bölüm, 2013/3550, 19.11.2014.