

Anayasa Mahkemesi’nin Laiklik ve Bölünmez Bütünlük İlkeleri Ve Hegemonik Koruma ...
22
diğer anlamda sınırsızlığını ve sonsuzluğunu kaybetmekte ve yozlaş-
ma gösterebilmektedir. Nasıl ki adalet ve eşitlik gibi ide ve ideallerin,
yaşam pratiğindeki göreliğe bağlı olarak gelişen pürüzleri ve eksik-
liklerinin hukuksal düzenlemelere konu edilerek mümkün olduğunca
tamamlanması söz konusu olmaktaysa benzer şekilde, demokrasinin
de siyasal ve sosyal hayatın işleyişindeki aksaklıklarının gerçekçi bir
anlam ile giderilmesi gerekmektedir. O halde ideal olana varma tırma-
nışında demokrasi reel hayata uyarlandığı ve siyasal alanda dinamik
bir şekilde gelişimini devam ettirdiği ölçüde fonksiyonel olmaktadır.
Dolayısıyla devletin sınırlandırılıp insan hak ve özgürlüklerinin
gerek biçimsel gerek maddi anlamda nitelikli normlarla sağlandığı bir
sistem olarak beliren hukuk devletinin oluşturduğu siyasal mekaniz-
manın hareket yeteneğini demokrasinin ortaya koyduğu söylenebilir.
İşte bu mekanizmaya işlevsellik katan çoğulcu bir siyasal ve sosyal
yaşam alanından beslenen çoğulcu demokrasi anlayışıdır. Gerçekten
de çoğulcu demokrasi anlayışının yaşam pratiğindeki göreceliği ve
gerek siyasal gerek sosyal anlamda toplumsal hayatta beliren hetero-
jenliğinin siyasal mekanizmayı rehabilite ettiği ve böylece yönetimsel
işlerliği arttırdığı söylenebilir.
Dolayısıyla hukuk devleti ilkesi çerçevesinde kurgulanan siya-
sal alanda çoğulcu demokrasinin, toplumsal alanda var olan siyasal
ve sosyal farklılıkların yönetim sistemine ve iktidar pratiğine izdü-
şümünü sağladığı söylenebilir. İşte çoğulcu demokrasideki çoğulcu-
luğun reel düzlemde gerçekliği ise siyasal partilerin varlığı ile söz
konusu olmaktadır. Böylece toplumsal olarak var olan gerek düşün-
sel gerek duygusal çeşitlenmeler, politik alanda olsun veya olmasın
siyasal partiler aracılığı ile siyasal alana taşınıp iktidar pratiğine
yansıtılmaktadır. Gerçekten de çoğunluk olarak herhangi bir sayı-
sal aritmetiğe bağlı olmaksızın bütün bireylerin anlam dünyasındaki
zenginliklerin yasama faaliyetine taşınabilmesi, demokratik yöneti-
min iktidar pratiğini bireyin algısında rehabilite etmekte, bir diğer
anlamda iktidarın meşruiyetini sağlamaktadır. Meşruiyet algısının
tarihsel süreçte iyi yöneticiden iyi yönetime evrilmesindeki demok-
rasinin olumlu anlamdaki işlevi, çoğulcu demokrasi anlayışı ve siya-
sal yaşam pratiğindeki siyasal partilerin bu doğrultudaki varlığı ile
söz konusu olabilir.