

Anayasa Mahkemesi’nin Laiklik ve Bölünmez Bütünlük İlkeleri Ve Hegemonik Koruma ...
26
alandan siyasetin olası savrulmaları önlenmektedir. İşte gerçekten
hukuk ile siyasetin kesişim kümesinde anayasa yargısının, bu haliyle
adeta anayasal düzenin operasyonel gücünü teşkil ettiği söylenebilir.
Fakat anayasa yargısı bu işlevi görürken siyasal dinamizmi engelleyici
veya siyasal kültür üzerinde vesayet kurucu bir yapılanmaya da sebep
vermemesi gerekir; şu halde, ancak ilkesel tutarlılık ve anayasal kültü-
rün dışına çıkıldığı zaman belirli ölçüde müdahale yapılması yerinde
olabilir.
II. Anayasa Mahkemesi’nin Siyasi Partilere Yaklaşımı ve Siyaset
Karşısında Konumlandığı Alan
A. Genel Olarak
1961 Anayasası’nda anayasal tarihimizde ilk defa normlar hiye-
rarşisi doğrultusunda anayasanın üstünlüğünün yargısal sağlaması
olarak Anayasa Mahkemesi’ne ilişkin düzenleme öngörülmüş ve böy-
lece anayasa yargısı kurumsallaşma evresine girmiştir. İnsan hak ve
özgürlükleri doğrultusunda geliştirilen hukuk devleti, erkler ayrılığı
ve çoğulcu demokrasinin siyasal ve sosyal yaşam pratiğine dökülme-
si amacıyla öngörülen anayasal bağlamdaki yargısal denetimin ve
bu yöndeki yargısal aktivizmin, içtihatları değerlendirildiğinde Türk
Anayasa Mahkemesi için pek söz konusu olmadığı söylenebilir. 1961
Anayasası döneminde evrimini tamamlayan Anayasa Mahkemesi’nin
çoğulcu demokrasi ve hukuk devleti özelinde genel olarak siyaset kar-
şısındaki bu anakronik tavrı 1982 Anayasası döneminde de devam
etmiştir. Gerçekten de 1982 Anayasası’nın özgürlük ve insan hakları
bağlamındaki kuşkucu, ketum ve sınırlayıcı niteliği Yüksek Mahkeme-
nin bu meyandaki tavrında pekiştirici bir rol oynamıştır.
43
Dolayısıyla
Tanör’ün deyimiyle “katmerli sınırlandırma sistemi”nin Anayasa’nın
adeta karakterine işlendiği ve siyasi parti yasaklarında bu durumun
tezahür ettiği söylenebilir.
44
43
Nitekim bu doğrultuda Yokuş’un da belirttiği gibi “1982 Anayasası’nın özgür-
lüklerin sınırlandırılması bakımından öngördüğü ‘özgürlüğün asıl, sınırlamanın
istisna’ olması ilkesinden söz edilemeyecek sistemi, Siyasi Partiler Kanunu’na da
yansımıştır” denilebilir. Sevtap Yokuş, , “Türk Anayasa Mahkemesi’nin ve Avru-
pa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Siyasi Partilere Yaklaşımı”,
Ankara Üniversitesi
Hukuk Fakültesi Dergisi
, C. 50, S. 4, Ankara 2001, s. 127.
44
Yokuş, s. 107.