Previous Page  253 / 497 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 253 / 497 Next Page
Page Background

Karşı Dava

252

lamında, asıl davanın genel mahkemenin karşı davanın ise özel

mahkemenin görevine girdiği durumlarda mahkemenin nasıl bir

değerlendirme yapacağıyla ilgili doktrinde tartışmanın olduğu be-

lirtildi. Böyle bir durumda, mahkemenin her iki dava açısından

görevsizlik kararı vermek suretiyle davaları özel mahkemeye gön-

dermesi gerektiğine dair görüşün kabul edildiği açıklandı. Usule

yönelik üçüncü şart olan, karşı davanın esasa cevap süresi içeri-

sinde açılması ele alındı. Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile süre

koşuluna riayet etmek kaydıyla cevap dilekçesinden ayrı bir dilek-

çeyle de davanın açılabileceğine dair düzenlemeye işaret edildi.

4. Esasa yönelik şartlar incelenirken, asıl dava ve karşı dava arasında

yakın ilişki bulunması gerekliliği belirtildikten sonra bu kapsam

başlığında şartlar değerlendirildi. Karşı davanın uygulamasında

geniş yer teşkil eden “takas ve mahsup talebinin bulunması” şartı

incelendi. Bu anlamda, takas ve mahsubun birbirinden farklı kav-

ramlar olmasına rağmen halen karıştırıldığına ve sanki bir kelime

grubuymuşçasına birlikte kullanıldığına dikkat çekildi.

5. Takas incelemesi kapsamında çeşitli alt başlıklarda değerlendirme-

ler yapıldı. Takas ve mahsuba ilişkin yerel mahkemelerin Hukuk

Usulü Muhakemeleri Kanunu m. 204 hükmünü lafzen yorumla-

maları neticesinde, mutlaka karşı dava açılmak suretiyle takas ve

mahsubun ileri sürüleceğine dair kararlarının yanlışlığına deği-

nildi. Bu anlamda davalının takas ve mahsup sebebine dayanarak

karşı dava açması nasıl mümkünse, aynı şekilde savunma suretiy-

le talebini ileri sürmesinin de mümkün olduğu belirtildi. Takasın

davada çeşitli görünüm biçimleri de ele alındı. Mahkeme dışında

gerçekleştirilen takasın sonradan açılan bir davada ileri sürülme-

si, dava esnasında takasın beyan edilmesi ve takasın karşı dava

yoluyla ileri sürülmesi bu görünümleri oluşturmuştur.

6. Davalının karşı dava açarak takas etmek istediği alacağın, asıl da-

vada iddia edilen alacaktan az veya bu alacağa eşit olduğu durum-

larda hukuki yarar bulunmaması sebebiyle karşı davanın açılama-

yacağı, davalının bu hallerde savunmada bulunmakla yetinmesi

gerektiğine dair doktrindeki hâkim görüş ele alındı. Azınlıkta

kalan ikinci görüşün, asıl davada talep edilen alacağın mevcut

olmamasından yola çıktığına işaret edildi, bu görüş asıl alacağın