Previous Page  250 / 497 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 250 / 497 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2016 (123)

Emine Aslı KÜÇÜKAYDIN

249

sayılmasına ilişkin karar verilmesi ilkesel olarak doğru olsa da bu

yöntem tercih edilmemeliydi. Ayırma kararı verilmesi kanaatinde ol-

duğumuzu belirtelim.

Biraz evvel belirtildiği gibi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu m.

133/ f. 2 süresinden sonra karşı dava açılmış olması halinde, mahke-

menin davaların ayrılmasına karar vereceğini düzenlemiştir. Bu an-

lamda, hükmün önceki kanun döneminden gelen istikrarsız uygula-

maları bitirmeye matuf olduğu görülmektedir. Bu hüküm genel olarak

birçok dava açısından uygulanabilir nitelikte olsa ve mahkemeler bu

hallerde ayırma kararı vermeliyseler de

117

kanaatimizce bazı davalar

bu hükmün uygulama alanından ari tutulmalıdır. Bu durum özellikle

birbirleriyle sıkı irtibat içerisinde bulunan boşanma davaları açısından

geçerli kılınmalıdır.

118

Böyle bir görüşe sahip olmamızın temelinde ya-

vermelidir. Aksi halde şimdi olduğu gibi davalardan biri hakkında karar numa-

rası verilmeden hüküm kurulup diğer davanın aynı dosyada derdest bırakılması

veya aynı esasa kayıtlı birden çok davanın birden fazla karar sayısı veya bir karar

sayısı altında müteaddit ilamlarda hükme bağlanması gibi sonuçlarla karşılaşılır

ki, bir mahkemede açılan davaların hangilerinin karara bağlandığı ve hangilerinin

derdest olduğunu titiz bir şekilde takibi amaçlayan düzen kuralları muvacehesin-

de bu durum caiz görülemez. Mahkemece bu husus üzerinde durulmadan, tefrik

kararı verilip yeni bir esasa kaydedilmeden ve karar numarası verilmeden karşılık

davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi ve asıl davanın derdest bırakılma-

sı usule aykırı görüldüğünden kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. Y. 11.

HD. , E. 1988/6956, K. 1989/4269, T. 12.9.1989.

117

“…Somut olayda, mahkemece, karşılık davanın 4.11.2011 tarihinde açıldığı göze-

tilerek H.M.K.’nun 448. maddesine göre yeni yasa hükümleri gereğince karşılık

davanın tefrikiyle ayrı esasa kaydedilmesi gerekirken karşı davanın esasa cevap

süresinde açılmadığından bahisle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.”

Y. 3. HD. , E. 2012/6760, K. 2012 / 10088, T. 16.4.2012; “…O halde, anılan karşı

davanın eldeki dava içinde dinlenilmesine olanak yoktur. Karşı dava için harç

yatırıldığına göre dava ekonomisi bakımından eldeki davadan tefrik edilerek ayrı

esasa kaydının yapılması ve müstakil dava olarak görülmesi gerekir…” Y. 1. HD.,

E. 2012/7972, K. 2012/9617, T. 18.9.2012.

118

“Karşı dava süresinde açılmamış olsa dahi “ret” veya “karar verilmesine yer ol-

madığına” şeklinde karar verilmeyip, esasen tefrik edilmesi gerekir. Ancak kar-

şı dava da boşanmaya ilişkin olduğuna göre davalardan biri hakkında verilecek

hüküm diğerinin sonucunu etkileyecektir. Bu itibarla aralarındaki bağlantı nede-

niyle tefrik edilse dahi birleştirilmesi gerekecektir. Dava ve karşı davanın birlikte

görülmesi ve delillerin birlikte değerlendirilerek sonuca gidilmesi usul ekonomi-

sine uygun düşecektir. Tefrik kararı da verilmeyip davaların birlikte görülmesi ve

taraf delillerinin birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekir.” Y. 2. HD. , E.

2012/ 9357, K. 2012/26807, T. 12.11.2012; “…Mahkemece karşı davanın süresinde

açılmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Karşı dava süresinde açılmamış

olsa dahi ret kararı verilmeyip esasen tefrik edilmesi gerekir. Ancak karşı dava

da boşanmaya ilişkin olduğuna göre davalardan biri hakkında verilecek hüküm