Previous Page  251 / 497 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 251 / 497 Next Page
Page Background

Karşı Dava

250

tan sebep, karşı boşanma davası hakkında ayırma kararı verildikten

sonra tekrar birleştirme kararı verilmesi gerekliliğinde yatar. Çünkü

bu davalar hakkında verilecek kararlar birbirini etkileyeceği için de-

lillerin birlikte incelenerek sonuca gidilmesi gerekmektedir. Aksi tak-

dirde birbirleriyle bağdaşık olmayan kararlar çıkacaktır. Bu sebeple

önce ayırma sonra birleştirme gibi usul ekonomisi ilkesine ters düşen

yaklaşımlara girilmeksizin; karşı davanın diğer bütün şartları münde-

miç olması koşuluyla, mahkemece iki dava birlikte incelenip nihayete

erdirilmelidir.

Bu başlık bünyesinde son olarak incelenecek husus şartların ger-

çekleşmemesi durumuna ilişkin kanunun düzenlemesine dair ola-

caktır. Esasa yönelik şartın gerçekleşmemesi halini düzenleyen Hu-

kuk Muhakemeleri Kanunu m. 132 f.2’de “talep üzerine yahut resen”

ibaresi kullanılmışken; süreye yönelik şartın gerçekleşmemesi m. 133/

f.2’de mahkemenin davaların ayrılmasına karar vereceği şeklinde dü-

zenlenmiştir.

Doktrinde bu kararın da talep üzerine veya resen mahkemece ve-

rilebilecek kararlardan olduğuna değinen yazarlar olmuştur.

119

Kana-

atimizce, burada iki farklı durumu ayırmak gerekmektedir. Şöyle ki:

Esasa yönelik şartın gerçekleşmediği ilk durumda; davacının da birta-

kım iddialarda bulunarak takas veya mahsup ilişkisinin bulunmadı-

ğını ispat etmesi ya da davalar arasında bağlantı bulunmadığını ispat-

layacak olgular göstermesi mümkündür. Dolayısıyla ayırma kararı bu

diğerinin sonucunu etkileyecektir. Bu itibarla aralarındaki bağlantı nedeniyle

tefrik edilse dahi birleştirilmesi gerekecektir. O nedenle dava ve karşı davanın

birlikte görülmesi ve delillerin birlikte değerlendirilerek sonuca gidilmesi usul

ekonomisine uygun düşecektir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ndaki

düzenleme ( md. 133/2, 166/1-4) davaların birleştirilmesine ve birlikte görülme-

sine engel değildir. Bu sebeple tefrik kararı da verilmeyip davaların birlikte gö-

rülmesi ve taraf delillerinin birlikte değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekirken

yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, …” Y. 2. HD. , E. 2010/18530,

K. 2011/19756, T. 24.11.2011; Benzer yönde çözüme Hukuk Usulü Muhakemeleri

Kanunu zamanında da varıldığı görülmektedir: “Karşılık dava süresinde açılma-

mış ise de; delillerin değerlendirilmesi ve boşanmanın fer’i (eki) niteliğindeki ta-

lepler nazara alındığında kadının ve kocanın açtığı davaların birlikte görülmesin-

deki yarar açıktır. Davalı-davacı kocanın açtığı davanın tefrikine karar verilmesi

halinde dahi her iki davanın birleştirilmesine karar verilmesi gerekir…” Y. 2. HD.,

E. 2006/4180, K. 2006/10043, T. 26.6.2006.

119

Kuru/Arslan/Yılmaz, s. 529. Madde gerekçesinde bu hal, “mahkemenin kendi-

liğinden dahi asıl davayla ona karşı açılmak istenen davanın ayrılmasına karar

vereceği” şeklinde belirtilmiştir.