

TBB Dergisi 2016 (123)
Emine Aslı KÜÇÜKAYDIN
251
haller açısından talep üzerine de verilebilir. Ancak ikinci durum olan
süreye yönelik şartı mahkeme, herhangi ek bir işlem yapmaksızın da
tespit edebildiğine göre, talep koşuluna da gerek olmaksızın ayırma
kararının verilmesinden söz edilecektir.
SONUÇ
Karşı davaya ilişkin çalışmamız neticesinde varmış olduğumuz
sonuçlar ve bizce vurgulanması gereken hususlar şöylece özetlenme-
lidir:
1. Karşı dava, kendisine yönelik olarak açılmış bir davaya ilişkin da-
valının aynı mahkemede davacıya karşı açmış olduğu dava şeklin-
de tanımlanmaktadır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu 132 ila 135.
maddelerde düzenlemesini bulan bu dava sayesinde davalılar,
savunma yapmakla yetinmeyerek kendi taleplerinin de hüküm
altına alınmasını sağlayabilmektedirler. Ancak aynı mahkemede
böyle bir davanın açılması ve bu davanın karşı dava olarak kabul
görmesi belirli şartların gerçekleşmesine bağlıdır. İşte çalışmamı-
zın sınırlarını da bu şartlar, dava prosedürü, karşı davaya ilişkin
birtakım özellik arz eden hususlar ve şartların gerçekleşmemesi
durumu oluşturmuştur.
2. Karşı davanın şartları, usule ve esasa yönelik şartlar olmak üzere
bir tasnife tabi tutularak incelendi. Usule yönelik ilk şart olan asıl
davanın derdest olması gerekliliğinden, açılmış olan asıl davanın
mahkeme kararıyla sonlandırılmamış olmasının anlaşılacağı be-
lirtildi.
Bu kapsamda asıl davanın davalının kabulüyle son bulması ha-
linde, karşı dava açılmasının mümkün olup olmayacağına ilişkin
doktrindeki görüşlere yer verildi. Kanaatimizin her ne kadar dava-
lı derdestlik yönünden bir engel ile karşılaşmasa da, asıl davanın
sona ermesinin karşı dava nitelemesini de önleyeceği şeklinde ol-
duğu belirtildi. Burada irade bozukluğu hallerinden birine dayanı-
larak kabulün iptal edilmesinin, asıl dava ve karşı dava nitelemesi-
ni mümkün kılacak yegâne yol olduğuna değinildi.
3. Usule yönelik ikinci şart olan, davaların aynı yargılama usulüne
tabi olması gerekliliği incelendi. Genel ve özel mahkemeler bağ-