Previous Page  405 / 497 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 405 / 497 Next Page
Page Background

“Özgürlüklerin Şiddeti”nden “Şiddetin Özgürlüğü”ne: Sosyo-Hukuksal Gelişimi İçinde Terör ...

404

değişikliğinin en önemli ayağı oluşturulmuş olmasına rağmen, böyle

bir tanım, zaten açık listesi verilen terör örgütleri açısından değilse

de devletleri yöneten siyasal iradenin “gizli liste düşmanı” oluşumlar

açısından büyük bir tehlike ortaya çıkmaktadır.

59

Paye, maalesef ül-

kemizde çok defa tekrarlandığı gibi, bir gösteride resmi olmayan bir

şekilde bir araya gelme ya da siyasal mahkûmlara yardım için oluştu-

rulan kısa dönemli birliklerin dahi bu tanıma sokulabileceği endişe-

sini taşımaktadır. 1970’ler Almanya’sında Bader-Meinhoff örgütü üye

ve sempatizanlarına karşı iktidar yanlısı basının Alman medyasında

başlattığı cadı avı, yine ABD’de neredeyse buna eş zamanlı olarak

McCarty dönemi cadı avı bu endişelerin batı dünyasında dahi hala

sürecek olmasının göstergesidir. Yine de umutlu davranmak isteyen-

lere karşı 11 Eylül sonrası çıkan terör yasalarını anımsatmakta yarar

olabilir. Nitekim, o dönemden beri şüphelilerin Guantanamo kampına

götürülüp herhangi bir hukuksal soruşturma geçirmeksizin bir yıla

yakın süre tutulabilmesinin olanak dahilinde olduğu, Türkiye’de 2007

yılı itibariyle başlayan sıra dışı terör soruşturmalarının bir aşamasında

önceki genelkurmay başkanının dahi, görev yaptığı dönemde terör ör-

gütü yönetmekle suçlanmış

60

olması terör yasalarının ne kadar sınır-

sız, etik dışı ve “terör aracı” olabildiğini göstermektedir .

61

Bu nedenle böyle bir suç tipolojisinin hukukiliğinin, anayasallı-

ğının değerlendirilmesi için bir soyut norm denetiminin yapılması

gerekmektedir. Gerçekten de modern çoğulcu demokrasilerde, hukuk

devletlerinde muhalif hareketler ve gösterilerin terör yasaları kapsa-

mına alınarak bastırılmaya çalışılması anayasal ve demokratik süreç-

lerin askıya alınması anlamına gelmektedir. Bundan dolayıdır ki böyle

girişimlere karşı etkin anayasal denetim mekanizmaları oluşturulma-

lıdır. Eğer böyle bir denetim yapılmaz ve Anayasa normunun üstün-

lüğü böyle bir durumda belirtilmezse toplumlar, beğenmedikleri her

şeyi terör, beğenmedikleri herkesi terörist olarak adlandırmaya me-

raklı iktidarların esiri olacaktır.

Bundan dolayıdır ki Alman Anayasa Hukuku Profesörü

Bernhard

Schlink

62

İkinci Dünya Savaşı öncesi Nasyonel Sosyalist Almanya’nın

59

A.g.e. s. 16,17,64, 67, 136,137

60

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/19615365.asp,

erişim tarihi 24.07.2015

61

Türkiye’de bu soruşturmaları yürütenlerin bir kısmının günümüzde terör örgütü

üyeliği ile soruşturuluyor olması, söz konusu soruşturulanların terör yasaların-

dan şikayet etmeleri ise bir hukukçunun yaşamında çok nadir rastlayabileceği bir

durumdur.

62

Alman Kamu Hukuku Profesörü, 1987-2006 Nordrhein-Westfalen Anayasa Mah-