Previous Page  215 / 561 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 215 / 561 Next Page
Page Background

Türk Hukukunda Anayasa Mahkemesi Kararlarının Geriye Yürümezliği Sorunu...

214

nin bekleyemeyeceğini ve yürürlükte olan ancak iptal edilen kanuna

göre karar vereceği dile getirilmektedir.

79

Bu noktada kovuşturması devam eden suçlar bakımından Anaya-

saMahkemesi iptal kararı hükümlü lehine ise, mahkemece Anayasa’ya

aykırı olduğu Anaysa Mahkemesi’nce tescillenen hükmün yürürlüğü

ertelenmiş olsa bile bu iptal edilen hükme göre hüküm vermekten zi-

yade iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihe karar bu husus bekletici

mesele yapması gerekir. İptal kararının infazının ertelenmesi gerek-

çesi genelde iptal kararı ile birlikte ortaya çıkabilecek hukuki boşlu-

ğun kamu düzeni açısından doğuracağı hukuki sonuçların engellen-

mesi ve yasama organına konu hakkında yeni bir düzenleme yapma

imkânı tanınması olduğundan yasama organı tarafından yapılacak

yeni düzenlemenin beklenmesi gerekir.

Somut norm denetimi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun

103’üncü maddesinin ikinci fıkrasının iptaline yönelik Anayasa

Mahkemesi’ne başvuru yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi,

“…suç ve

suçluyla mücadele ve cezanın ıslah amacı ve ceza hukukunun temel ilkeleri

gözetildiğinde, suç tipine göre fiil ile öngörülen yaptırım arasında makul ve

hakkaniyete uygun bir denge bulunmalı ve kanun koyucunun belirlediği yap-

tırım, cezalandırmada güdülen amaçla ölçülü olmalıdır. Cinsel istismarın vü-

cuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesinin ağır

bir yaptırıma bağlanmasının çocuğun etkin bir şekilde korunması amacını

gerçekleştirmeye yönelik olduğunda şüphe yoktur. Ancak olaya özgü takdir

yetkisi kullanma imkânı tanımayan ve onarıcı hukuk kurumları öngörmeyen

kural, fiilin farklı yaşlarda mağdurlara karşı işlendiği veya failin de küçük ol-

duğu ya da fiilden sonra mağdurun yaşının ikmali ile fiili birlikteliğin resmi

evliliğe dönüşmesi gibi her bir somut olayın özellikleri dikkate alınarak ceza ta-

yin edilmesi veya onarıcı adalet kurumlarının uygulanması imkânını ortadan

kaldırmakta ve bazı durumlarda somut olayın özellikleriyle bağdaşmayacak ve

suçla yaptırım arasında bulunması gereken adil dengeyi ortadan kaldıracak

ölçüde ağır cezaların verilmesi sonucunu ortaya çıkarabilecek bir niteliğe sahip

bulunmaktadır. Bu nedenle kuralda belirlenen ceza miktarı, her somut olayda

ceza ile ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirebilecek ölçü ve orantıda değildir.

Kural bu haliyle ölçülü kabul edilemeyecek bir yaptırım öngördüğünden hu-

kuk devleti ilkesine aykırılık taşımaktadır…”

demek suretiyle itiraz konusu

79

Azrak, s. 165.