Previous Page  386 / 561 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 386 / 561 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2016 (124)

Bahattin ARAS

385

nıkla ispat olunamaz. Dolayısıyla hukuk yargılaması bakımından be-

yaza imza iddialarına karşı tanık dinletilmesi mümkün değildir. Fakat

beyaza imza diğer bir ifade ile imzalı boş senedin borçludan hukuka

aykırı olarak iradesi dışında hile ve tehdit ile alınmış ise bu durumda

tanık dinlenmesi mümkündür.

70

Diğer taraftan ceza yargılaması bakımından imzalı boş senedin,

sanıkla mağdur arasındaki anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu id-

diasıyla açılan kamu davasında sanığın bu eyleminin tanıkla ispat edi-

lip edilemeyeceği konusunda Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük

Genel Kurulu1988/1 Esas ve 1989/2 Karar ve 24/03/1989 tarihli ilamı

önemli tespitlere yer vermiştir. Buna göre imzalı ve yazısız bir kâğıda

sahibinin zararına olarak hukukça hükmü haiz bir muamele yazıl-

dığı veya yazdırıldığı iddiasıyla açılan ceza davasında sanığa yükle-

nen bu eylemin Hukuk Muhakemeleri Kanununun izin verdiği ayrık

durumlar dışında tanıkla ispat edilmesi mümkün değildir. İçtihadı

birleştirme kararı yerinde tespitlerde bulunmuş ve buna ilişkin haklı

gerekçelere yer vermiştir.

71

Bu İBK kararı doğrultusunda HGK vermiş

70

Yasin Ulusoy, “Beyaza İmza”,

AÜEHFD,

Ankara 2004, C.VIII, S.3-4, s.498

71

“…CMUK. nun 255. maddesine göre, bir fiilin suç olup olmaması adi hukuka

ilişkin bir sorunun çözümüne bağlı ise, ceza mahkemesi bu sorunu ceza işlerinde

uygulanan serbest delil ilkesi çevresinde çözümler. Bununla beraber ceza mahke-

mesi, yargılamaya ara vererek hukuk davası açılması için ilgililere uygun bir süre

verebilir ve hukuk mahkemesinden bu konuda bir karar çıkmasını da bekleyebilir.

Ceza mahkemesi, ilgililere süre vererek hukuk mahkemesinden bir kararın çık-

masını beklediği takdirde, hukuk mahkemesi, ceza usulünde benimsenen serbest

delil ilkesi hükümlerine göre değil, hukuk usulünde uygulanan istisnalar dışında

senede karşı ancak senetle iddiaların ispat edilebileceği ilkesi uyarınca bir karar te-

sis etmek zorundadır. Bunun sonucu olarak hukuk mahkemesinin senet hakkında

verdiği kararın ceza mahkemesini bağlayacağının tartışmasız olması gerekmekte-

dir. Bu konuda aksi yönde ileri sürülen görüşlerin kabulü mümkün değildir. Çün-

kü ceza mahkemesi adi hukuka ilişkin uyuşmazlığın hukuk mahkemesinde çözü-

müne imkân tanıdıktan sonra bu mahkemeden verilen ve kesinleşen kararı aynen

uygulamaması açık bir çelişki olur. İşte bu nedenledir ki, ceza mahkemesi adi hu-

kuka ilişkin bir sorunu ceza usulü kuralları içinde karara bağlamadan bu sorunun

hukuk mahkemesinde, çözümüne imkân tanımışsa, artık hukuk mahkemesinden

verilen kararla bağlı olduğunun kabulü gerekmektedir. Biraz önce değinilen adi

hukuka ilişkin sorunu ceza mahkemesi kendisi karara bağlamak istediği takdirde,

yine aynı kuralları, yani hukuk usulünde benimsenen kuralları uygulaması icap

eder. Aksi halin kabulünde çelişkili kararların tesisi olasılığı nedeniyle hak ve nis-

pet kurallarına aykırı bir sonuç ortaya çıkmaktadır ki, bu da yargıya olan güveni

sarsar. Her ne kadar CMUK. nun 255. maddesinde bir fiilin suç olup olmaması

adi hukuka ilişkin bir sorunun çözümüne bağlı olduğu takdirde, ceza mahkemesi

bu sorunu dahi ceza işlerindeki usul ve deliller için geçerli kurallara göre karar