Previous Page  387 / 561 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 387 / 561 Next Page
Page Background

Sahtecilik İddiası Bakımından Hukuk Ve Ceza Mahkemesi Kararlarının Birbirine Etkisi...

386

verir biçiminde ise de, bu somut uyuşmazlıkta ceza mahkemesi, bir fiilin suç olup

olmamasını değil, bir hukuki işlemin, yani senet düzenlenmesi halinin suç olup

olmamasını karara bağlamaktadır. Başka bir deyişle, sanık tarafından yapılan hu-

kuki işlemin ve özellikle anlaşmaya aykırı düzenlendiği ileri sürülen senede ilişkin

hukuki işlemin suç olup olmadığı incelenmektedir. Bu nedenle ceza hâkimi, imzalı

boş kâğıdın aradaki anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının sübutunu hukuk

usulünde öngörülen kuralları uygulamak suretiyle çözümlemek zorundadır.

Ceza ve hukuk mahkemelerinde, sübuta ilişkin bir sorunun çözümünde farklı usul

kurallarının uygulanmasının kabulünde farklı sonuçların çıkacağı açıktır. CMUK.

nun 255. maddesinin alındığı Alman Usulünde bu farklılık yoktur. Çünkü bu ülke-

de gerek ceza ve gerek hukuk usulünde serbest delil sistemi uygulanmaktadır. Öte

yandan, imzalı boş kâğıdın anlaşma dışı doldurulduğu iddiasının ceza mahkeme-

sinde serbest delil usulü ve hukuk mahkemesinde ise, istisnalar dışında sınırlı delil

usulüne göre çözümünün ve bundan dolayı farklı sonuçların ortaya çıkmasının

kabulü adalet ve hakkaniyete aykırı düşer. Bu itibarla, imzalı boş kâğıdın anlaşma

dışı doldurulduğu iddiasına ilişkin adi hukuka ait sorunun çözümünde, ceza ve

hukuk mahkemelerinden verilen kararların farklı sonuçlarının uygulamada doğu-

racağı sakıncaların önlenmesi bakımından, tanıkla ispat konusunda ceza mahke-

mesinin hukuk mahkemesinin bağlı olduğu usul kurallarını uygulaması gerekir.

Biraz önce açıklanan görüş, yalan yere yemin suçundan ceza mahkemelerinde ta-

nık dinlenip dinlenmeyeceğine ilişkin içtihat uyuşmazlığını çözen 02/04/1941 gün

ve 19/12 sayılı İçtihat Birleştirme Kararında da benimsenmiştir.

Diğer taraftan, Borçlar Kanununun 53’üncü maddesi hükmünce “Hâkim kusur

olup olmadığına yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunma-

dığına karar vermek için Ceza Hukukunun mesuliyete dair hükümleriyle bağlı ol-

madığı gibi, Ceza mahkemesinden verilen beraat kararıyla da mukayyet değildir.

“ Bu hükümlerle hukuk hâkimine kuşkusuz ceza hukukunun sorumluluğa ilişkin

kuralları karşısında geniş bir serbestlik tanınmaktadır. BK’nın 53’üncü maddesin-

de benimsenen esaslara göre, ceza mahkemesince delil yetersizliğinden dolayı ve-

rilen bir beraat kararının hukuk hâkimini bağlamayacağı; ancak ceza hâkimi failin

yasayı ihlal ettiğini tespit etmesi halinde hukuk hâkiminin bu kararla bağlı olduğu

ve artık işlenen fiilin hukuka aykırı olmadığına karar veremeyeceği yerleşmiş Yar-

gıtay uygulamaları gereğidir.

İmzalı boş bir kâğıdın anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasının cezada

sabit görülerek verilen mahkûmiyet kararının aksine olarak hukuk mahkemesinde

böyle bir iddianın yerinde olmadığının kabulü ile alacağın gerçek bulunduğu sabit

olduğu takdirde, alacaklı ceza kararı sonucu mahkûm olacak ve fakat aynı alacaklı

hukuk mahkemesi kararı sonucu alacağını icrada tahsil edecektir. Böylesine çe-

lişkili durumun ortaya çıkmasına hukuk mantığının cevaz vermeyeceği doğaldır.

Bu sonucu benimsemek Borçlar Kanununun az önce açıklanan 53. maddesindeki

hukuki esaslarla da bağdaştırılamaz. Aksinin kabulü halinde senet borçlusu hiç bir

zaman ne İcra Tetkik Mercii Hâkimliğine, ne de Ticaret Mahkemesine başvurma

yoluna gitmeyecek, şahit temin ederek C. Savcılığına başvurarak dava açılmasını,

kamu davasına da katılarak şahsi hakkının hüküm altına alınmasını ve asıl önemli

olan TCK. nun 36. maddesine dayanarak davaya konu belgenin zoralımına karar

verilmesini sağlayabilecektir. Hal böyle olunca ve bu yol açılınca HUMK. ve İİK.

hükümleriyle getirilen sınırlamaların uygulama olanağı da eylemli olarak kalka-

caktır.

Kaldı ki, cebinde gerçeğe ve hukuka uygun olarak düzenlenmiş senet bulunan ala-

caklının senede konu alacağını tahsil edememe tehlikesinden de öteye TCK. nun