

Uluslararası Hukuk Açısından Sığınma, Göç, Nüfus Mübadelesi Vatansızlık...
538
kimselere sığınmacı statüsü tanımayı yükümlenebilir. Bir başka anla-
tımla, bu devlet yalnızca Avrupa anakarasında meydana gelen savaş-
tan etkilenenlere sığınmacı statüsü tanıyacaktır. Sözleşme çerçevesinde
devletlere tanınan bir başka seçenek ise, güneydoğu Asya, Amerika ve
Afrika dâhil olmak üzere tüm dünyayı etkileyen savaş nedeniyle ülke-
lerini terk edenlere sığınmacı statüsü tanınmasıdır. Sözleşme’deki ya-
zım izlenirse, “1 Ocak 1951’den önce dünyanın geri kalan bölgelerinde
meydana gelen olaylara bağlı olarak ülkelerini terkedenler”e sığınmacı
statüsü tanınması olanaklıdır.
Uygulamada, B.M. Sığınmacılar Yüksek Komiserliği, yukarıda
açıklanan ikinci seçeneğin uygulanmasını, (yani dünyanın hangi ül-
kesinden gelirlerse gelsinler) yurtlarını terkedenlere sığınmacı statüsü
tanınmasını bir genel kural olarak uygulatmaktan yanadır. Bu neden-
le, 1951 Sözleşmesi’nin özgün yazımında yer alan bu iki seçenekten
yalnızca birini yeğleyen devletlerin uygulaması, hukuken yanlış oldu-
ğunu bilse bile ‘çekincesi olan devletler’ olarak adlandırmaktadır.
Sözleşme uyarınca sığınmacı statüsü tanınacak kimseler, yalnızca
tarihi olaylara bağlı olarak belirlenmemiştir. Ayrıca, bir takım soyut,
genel koşulların varlığı aranmıştır. 1951’den önce meydana gelen olay-
lara bağlı olarak ülkelerinden ayrılmak dışında, ırkı, dini, uyrukluğu
(tabiiyeti), belirli bir sosyal grubun üyesi olması (muayyen bir içtimai
gruba mensubiyeti) veya siyasal düşünceleri (siyasi kanaatleri) yüzün-
den eziyet göreceğinden (takibata uğrayacağından) haklı olarak kork-
mak
95
temel bir koşuldur. Anılan korku dolayısıyla vatandaşı olduğu
ülke dışında bulunmak aranan ikinci bir koşuldur. Bu korkuya bağlı
olarak, yurdu dışında bulunan kişiler, vatandaşlığını taşıdığı devletin
korumasından yararlanamıyor ya da anılan korku (eziyet göreceği
korkusu) nedeniyle devletin korumasından yararlanmak istemiyor ol-
malıdır. Yahut da, vatandaşlığı (tabiiyeti) yoksa sözkonusu gerekçeyle
daha önce normal olarak oturduğu (mutaden ikamet ettiği) ülke dışın-
95
Sözleşme’de geçen kavramların karşılığında Türkiye’nin Sözleşme’ye taraf ol-
duğu sırada yapılan resmi çeviride kullanılan karşılıklar parantez içinde bırakıl-
mıştır. Resmi çevirideki “well founded fear of prosecution” terimi için kullanılan
“takibata uğrayacağı konusunda haklı bir korkusu olmak” açıklamasındaki “ta-
kibat” teriminin burada çok da doğru olmadığı, çünkü Sözleşme’deki amaçlanan
anlamı karşılamadığı düşünülmektedir. Bu nedenle önerdiğim karşılık, “eziyet
çekmeye zorlamak, eziyet görmekten korkmak” terimleri kullanılmıştır.