

Merkezileşmeden Zaman-Mekân Sıkışmasına: Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği
212
duruma ayrıca bu projelerden yer seçimi uygun bulunmuş olup faa-
liyette olanlarının Bakanlığa Çevresel Durum Değerlendirme raporu
sunmalarını gerektirir. 2013 ve 2014 yönetmeliklerinde ise bu ifadelere
rastlanmaz.
2002 yönetmeliği ile birlikte “Entegre Projeler” kavramı günde-
me gelmiş ve devam etmiştir. Buna göre yönetmeliğe tabi birden fazla
proje içeren bir projenin planlanması halinde Bakanlık tek bir rapor
isteyebilecektir.
16
2011-b ÇED değişikliği ise bu ifadeye “Arama Faali-
yetleri” kavramını da eklemiştir. 2013 ve 2014 yönetmelikleri Arama
Faaliyetleri kavramını buradan ayırmıştır ancak yine Bakanlığa baş-
vurma durumu aynıdır. 2003 yönetmeliği ise; bence yönetmeliğin ta-
rihsel süreci içerisinde gerçekleşen en önemli hamle olan «Olağanüstü
durumlar ve Özel Hükümler» kavramını getirmiştir:
17
Madde 25 -
Aşağıdaki durumlarda uygulanacak Çevresel Etki De-
ğerlendirmesi prosedürü Bakanlıkça belirlenir
.
a) Doğal Afetler sonucu yıkılan, bozulan, tahrip olan veya hasar
gören herhangi bir yatırımın bulunduğu yerde kısmen veya tümü ile
yeniden gerçekleştirilmesi planlanan projeler,
b) Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’ne tabi olmayan
veya Ek-II listesinde yer alan projelere kredi almak ve benzeri gibi fi-
nansal nedenlerle proje sahibinin talebi üzerine Bakanlığında uygun
görmesi halinde Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği hüküm-
leri uygulanabilir.
16
Kocaeli ili Kandıra ilçesi ve İstanbul ili Şile-Ağva mevkilerini kaplayan alanda
yapımı planlanan Sungurlu barajı projesi bu husustaki güncel bir örnek. Önemli
sayıda yerleşim bölgesi, tarım ve orman alanlarını su altında bırakacak olan proje,
İstanbul’un su ihtiyacı gerekçe gösterilerek yapılmaya çalışılıyor. Proje; bir baraj,
hidroelektrik santral, malzeme ocakları, kırma-eleme tesisi ve hazır beton tesisi
gibi birden fazla “ÇED Gereklidir” ve “Ön Araştırma Gereklidir” kapsamındaki
projeyi içeriyor. 2015 yılı Haziran ayında hazırlanan ÇED başvuru dosyası tüm bu
projeleri bir arada değerlendiriyor. Halkın Katılım Toplantısı’nın yapılamamasına
rağmen proje yapılmaya başlandı bile.
17
Semra Somersan tam da ilk ÇED yönetmeliğinin yayınlandığı günlerde basılan
kitabında, hem kitabın isminde hem de içeriğinde ülke açısından olağan ve ola-
ğanüstü şeklinde iki farklı çevre ve ekolojik durumdan bahsetmişti: olağan batı-
olağanüstü doğu. Galiba 1993 yılı ve öncesi için Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne
atfedilen bu “olağanüstü ekoloji” durumunun, ÇED yönetmeliği yoluyla, ve özel-
likle 2003 sonrasında tüm ülkeye yayılmış olduğu söylenebilir (Semra Somersan,
“Olağan Ülkeden Olağanüstü Ülkeye: Türkiye’de Çevre ve Siyaset”, 1993, Metis
Yayınları).