

154
İstinaf Kanun Yolunda Bozmanın Sirayeti Sorunu
aykırılık olduğunun tespit edilmiş olmasına rağmen, temyiz başvu-
rusunda bulunmamış olan sanığın, temyiz başvurusunda bulunmuş
olan sanıktan farklı olarak bozma kararından yararlanamamasının ve
mahkûmiyet hükmüne katlanmasının adaletli olmayacak olmasıdır.
15
Hüküm ayrıca, kanun yollarının, aynı konuda birbiriyle çelişen karar-
ların olmaması şeklindeki amacının gerçekleşmesini sağlamaktadır.
16
Bu amaç göz önüne alındığında, istinaf kanun yolu bakımından da
bozmanın sirayetinin düzenlenmesi gerekir.
Nitekim bölge adliye mahkemesi de bozma kararı verebilmekte-
dir. Hatta bölge adliye mahkemesi, hukuka kesin aykırılık hallerinde,
CMK madde 280/1 uyarınca, duruşma açmaksızın bozma kararı ver-
mektedir. Kanun koyucunun başka hiçbir incelemeye gerek olmaksı-
zın, varlığı halinde hükmün bozulacağını önceden belirlediği hukuka
aykırılık hallerinde, bozmanın istinaf kanun yoluna başvurmayan sa-
nıklara sirayet etmemesini, bilinçli olarak tercih ettiği sonucuna var-
mak için bir neden bulunmamaktadır. Üstelik madde 289’da sayılan
hukuka kesin aykırılık hallerinin çoğu, hemen her durumda tüm sa-
nıklar bakımından söz konusu olmuş olacaktır. Örneğin, duruşmanın
aleniyeti ilkesine riayet edilmemesi ya da mahkemenin kanuna uygun
olarak teşekkül etmemesi, tüm sanıklar bakımından verilen hükümle-
ri hukuka aykırı hale getirir. Dolayısıyla, bozmanın sirayetinin istinaf
kanun yolu bakımından da düzenlenmesi yerinde olacaktır.
Hal böyle olunca, akla temyize ilişkin CMK madde 306’nın kıya-
sen istinaf kanun yolu bakımından da uygulanması gelebilir; ancak
bu mümkün değildir. Ceza muhakemesi normları bakımından da ge-
çerli olan kanunilik ilkesi, ceza normlarında olduğu kadar katı uygu-
lanmamakta
17
ve muhakeme normlarında kural olarak kıyas yapıla-
bilmektedir. Ancak istisnai ve tahdidi normlarda kıyas yapılamaz.
18
15
Kantar, s. 85; Kunter, s. 1101; Tosun, s. 177; Toroslu - Feyzioğlu, s. 375-376.
“CMUK’un 325. maddesi, hükmü temyiz etmeyenlerin, edenlerden daha ağır bir
ceza ile cezalandırılmaları adaletsizliğini gidermek amacı ile yasaya konmuştur.
Bu suretle temyiz edenler lehine oluşacak durumdan temyiz etmeyenlerin de isti-
fadesi sağlanmış olacaktır...” YCGK, T. 01.04.1985, 515/183 (Günay, s. 41-42).
16
Siracusano – Galati – Tranchina - Zappala’, Diritto Processuale Penale, s. 482;
Erem, s. 6, 8.
17
Toroslu - Feyzioğlu, s. 10.
18
Kunter, s. 583; Toroslu - Feyzioğlu, s. 14.